Likya Yolu'nda yürümediğimiz rotaları bitirmeye devam ederken bu kez etap olarak Tahtalı-Gedelme ve Beycik-Çıralı etaplarını seçmiştik. Bu kez etapta Ayhan Kılıç, Mete Güneş ve ben Şenay Kılıç olarak 3 kişiyiz.
Aslında planımız ilk gün için Tahtalı-Gedelme-Kuzdere etabını yapmaktı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Belki böyle daha da iyi oldu. Çünkü güzel bir tırmanış yaptık. Ne oldu? Ne bitti? Anlatalım öyleyse.
24 MART 2018 Cumartesi sabahı 06:30 uçağı ile Sabiha Gökçen Hava Alanı'ndan Antalya'ya uçuyoruz. Saat 07:45'te çantalarımızı da alıp, hava alanından çıkmıştık bile. Hava alanından bizi Antalya'da yaşayan arkadaşımız Sidar aldı ve hep birlikte Antalya merkezde kahvaltı yaptıktan sonra Tahtalı teleferiğine doğru yola çıkıyoruz. Bugünkü hedefimiz Tahtalı-Gedelme arasını bitirmek. Biraz daha kilometreyi artırmak için de Likya rotası dışında olan Kuzdere'ye iniş yapmak.
Olimpos Teleferik İstasyonu'na saat 10:00'da ulaşıp, hemen yukarı çıkış için biletlerimizi alıyoruz. Bir kişi çıkış-iniş için 50 tl ödüyor. Bir yandan da hava tahminlerinin verdiği şiddetli rüzgar konusunda endişeliyiz ama görünen o ki şimdilik ortalıkta sorun yok.
Saat 10:15'te teleferiğe birçok Koreli ile binerek yükseliyoruz. Saat 10:30 gibi ise 2365 metredeki binaya ulaşıyoruz. Üst kata çıkıp, çıkış yapacağımız bölümün önünde hazırlanıyoruz ama öyle kötü rüzgar var ki; dışarı çıkıp, koşa koşa içeri girenleri izlemekten şaşkın ve telaşlıyız.
Mete ve ben hazırlanıp, dışarıya bir bakalım diye çıktığımızda durumu anlıyoruz. Felaket bir rüzgar var. Kafamızdaki bere, şapka ne varsa uçuyor. Eller eldivensiz donuyor. Durum vahim yani.RÜZGARDAKİ KOMİK HALİMİZ |
Nihayetinde saat 10:45'e gelirken Ayhan hazırlanıyor, görevlilere buradan ayrıldığımız için sorumluluğun bize ait olduğunu gösteren bir kağıt imzaladıktan sonra dışarı çıkıyoruz. Rüzgardan bir ekip fotoğrafı bile çektiremiyoruz anlayın. Tellerle çevrili tepe bölümünü geçip, geçen sene geçiş yaptığımız yere doğru ilerliyoruz ama hava gerçekten berbat.
Bu tellerden geçip, doğu yönünde ilerlemeye başladığımız an kuvvetli bir rüzgar ve yüzümüze çivi gibi çakan kar taneleri yüzünden 10 metre gittik, gidemedik geriye dönmek zorunda kalıyoruz.Ne önümüzdekini görebiliyoruz, ne de arkamızdakini. Nefesimiz kesilmiş bir şekilde içeri girip, ne yapacağız diye düşünmeye başlıyoruz. Ayhan "Biraz bekleyelim" diyor ama saat de 11:00 olmuşken; "Vakit geçiyor", "Ne kadar bekleriz acaba?" düşünceleriyle hemen inişe geçme kararı alıyoruz.
Hafta içi gelmeden rüzgarın şiddetli olabileceğini bildiğimiz için bir B-planı hazırlama gereği duymuştuk. Evdeki hesap çarşıya uymayınca da hemen o B-Planına geçiş yapıyoruz. Aşağıya inip, hızlıca Tahtalı Teleferik noktasının dibinden başlayan rotadan, dağa doğru yükselmeye başlıyoruz. Bu arada saat 12:00'ı gösteriyor.
Daha önce hiç bu kadar geç bir saatte faaliyete başlamamıştık.Önümüzde 25 kilometre yol ve koca bir tırmanış var. Hadi hayırlısı!!
Rota aslında Bey Dağları rotalarından biri. Güzergah orman içinden çok güzel bir şekilde ilerliyor. 680 metreden başlayan yürüyüşümüz, kısa bir süre sonra dik, kayalık bir bölümden geçiyor.
ROTADAN BİR GÖRÜNÜM |
Rotada bilindik işaretlerle karşılaşarak ilerliyoruz. Ara ara gördüğümüz bu işaretler renkleri solmuş bir haldeler.
HEM İŞARET HEM DE KİLOMETRE TAŞI |
Yükselişimiz hızlı bir şekilde ilerliyor. 820 metrelerde ilk su kaynağını görüyoruz.
Bir süre sonra ormanın içinde bir tavuk tabelası görünce yüzümüz gülüyor.
ROTANIN İLK SU KAYNAĞI |
TAZE TAZE YUMURTA |
MANZARA MUHTEŞEM |
Mezarları geçtikten kısa bir süre sonra da 980 metrede geniş bir düzlüğe ulaşıyoruz. Sağda solda telle çevrilmiş bahçemsi alanlar, tahtadan 1-2 kulübe görüyoruz.
Bu alanda su kaynağı da bulunuyor. Suyun dibinde oturup, öğle yemeğimizi yiyoruz. Manzaramız muhteşem.DÜZLÜĞE DOĞRU İLERLERKEN |
SU KAYNAĞI |
ÖĞLE YEMEĞİ MANZARAMIZ |
Çok fazla oyalanmadan saat 13:20'de tekrar rotaya girip, devam ediyoruz. Biraz yükseldikten sonra kocaman bir düzlüğe ulaşıyoruz.
ÇOK GENİŞ BİR ALAN BURASI |
Bu güzel alandan sonra sürekli tırmanışa geçiyoruz. Bir ara 1300 metrede küçük bir dere geçişi yapıp, işaretleri takip ederek karşıya geçiyoruz ama yanlış yöne gittiğimizi fark edip, tekrar rotamıza dönüyoruz. Ve yine kocaman bir kamp yerine ulaşıyoruz. Rota üzerinde gerçekten çok güzel kamp yerleri var ve su da var.
Saat 14:40'a kadar yükselerek 1600 metredeki geçide ulaşıyoruz. Bu geçit sonrası kısa bir süre aşağıya iniş yapacağız.
GEÇİDE DOĞRU İLERLERKEN |
GEÇİTTEN İNİŞE GEÇERKEN |
Bu geçit sonrası bir alçalma yapıyoruz. 1550 metrede karşımıza üstü kapalı bir kuyu çıkıyor. Üstündeki taşları kaldırdığımızda içinde su olduğunu görüyoruz. Bundan sonra rota orman yolundan çıkıp, dağ çarşağına dönüyor.
1550 METREDE SU KUYUSU |
Kuyudan biraz daha alçaldıktan sonra 1520 metrelerde ağaçların arasında kısa bir çay molası veriyoruz. 15 dakika sonra tekrar rotaya girdiğimizde uzaklardan ulaşacağımız köyler ağaçların arasından gözüküyordu.
HEDEF UZAKTA GÖZÜKÜYOR |
Bulunduğumuz 1500 metreden 1550 metreye bu ağaçlık bölümden kısa bir yükseliş yapıp, saat 15:30'da yan geçiş yapacağımız uzun bir bölüme geliyoruz.
YAN GEÇİŞ YAPACAĞIMIZ HAT İNCE BİR ÇİZGİ GİBİ GÖZÜKÜYOR |
Bu yan geçiş ve sonrası tipik bir dağ inişi olduğundan bizi biraz oyalıyor. Özellikle yan geçiş sonrası geçtiğimiz çarşak bölüm biraz yorucu oluyor. Ancak saat 16:00 gibi artık tamamen inişe geçiyoruz.
Saat 16:05'te ilk önce 1400 metredeki bu taş binaya ulaşıyoruz. Ve bir traktör yoluna da kavuşuyoruz.
YAPIM AŞAMASINDAKİ BİR BİNA |
Rota bu binanın önündeki toprak yoldan değil de orman içinden ilerliyor. Girişi bulmakta biraz zorlansak da keyifli bir orman içi yolla alçalmaya başlıyoruz.950 metredeki Yayla Kuzdere'ye saat 17:00'de ulaşıyoruz.
BİR BAHÇE TELİNDEN ENSTANTANE |
YAYLA KUZDERE CAMİ |
YAYLA KUZDERE Kemer'e bağlı, Tahtalı Dağı'na kuzey cepheden bakan şirin, sessiz bir köy. Köyde konaklama yapabileceğiniz birçok pansiyon bulunuyor. Yeşillikler içinde güzel bir köy.
Tabi biz saatin 17:00 olduğunu ve köyün çıkışında gördüğümüz Likya Tabelası sonucu 8 kilometre daha mesafemiz olduğunu görünce biraz telaş yapıp, koşar adım ilerliyoruz.
YAYLA KUZDERE KÖYÜ'NDEKİ LİKYA TABELASI |
Bu görüntü sonrası yine bir orman içi yola girip, artık Gedelme Köyü'ne çok yaklaştığımızı anlıyoruz. Bir süre sonra da köyün yoluna giriş yapıyoruz.
GEDELME KÖYÜ'NÜN İÇLERİNE DOĞRU |
GEDELME KÖYÜ 700 metrede bulunuyor. Köy Likya Yolu üzerinde bulunduğundan ziyaretçisi bol. Bizim bile bu ikinci gelişimiz. Köyde görülecek şeylerden en önemlisi Bizanslılar'dan kalan kale, anıt çınar ve kalenin hemen yanındaki Peynir Deliği Mağarası. Bu arada köyde konaklama yapabiliyorsunuz.
Solumuzda küçük bir dere, üzerinde yürüdüğümüz bu yolu takip ederken köyün ünlü kalesini sağımızda görüyoruz.
YIKINTILAR HALİNDE GEDELME KALESİ |
GEDELME'NİN ANIT AĞACI |
ANITIN BİLGİLENDİRME TABELASI |
Arkadan bir kadının kullandığı başka bir araç çıkıyor ortaya. İçki kokan kadın sürücümüz artık nereden geliyorsa, el işaretimize duruyor ve bize aracının şirket arabası olduğunu ve başka birini almamak için şirketine kağıt imzaladığını söylüyor. Biz ümitsiz bir şekilde birbirimize bakarken, bir yandan da yürümeye devam ediyoruz.
Sonunda bir kamyonet beliriyor. İçindeki köyden biri belli. Bizi ana yola bırakır mısınız acaba? Cevap: EVET olunca bu uzun günün en sevindirici haberini almış bir şekilde kamyonete doluşuyoruz.
Meğer Yusuf Bey Gedelmeli, Kemer Belediyesi'nde çalışan biriymiş. Ana yola inene kadar biz kendimizi, o kendini anlatıyor. Saat 19:00 da Kuzdere'ye ulaşıyoruz.
Güzel bir akşam yemeği sonrası Kumluca yönüne doğru yol kenarında araç beklemeye başlıyoruz. Bu gece Tahtalı eteklerindeki, Beycik Köyü'nde Nara Pansiyon'da kalacağız. Yarın da Beycik'ten Çıralı'ya geçiş yapacağız. Pansiyon sahibimizi yola çıkınca arayacağız, o da gelip bizi yol kenarından alacak. Yoksa Beycik'e ulaşmamız çok zor.
Yol kenarında 20 dakika gibi bir zaman bekleyerek, gelen Batı Antalya otobüsüne binerek, Beycik Köy girişine ilerliyoruz.
Biz köy girişine vardığımız anda da daha önceden haberleştiğimiz Nara Pansiyon işletmecisi Galip Bey bizi almak için yol kenarına yanaşıyor. Hemen onun aracına binip, 900 metrelerdeki Beycik'e doğru yükseliyoruz.
Sonrası uzun ve maceralı bir günün temizliği ve hızlıca dinlenmeye geçiş oluyor.
ROTAMIZ
İZLEDİĞİMİZ YOL |
ROTAMIZIN YÜKSELTİ GRAFİĞİ
YÜKSELTİ GRAFİĞİMİZ |
GÜNÜN TEKNİK VERİLERİ
Yapılan Kilometre: 25 K
Çıkılan Toplam İrtifa: 1461 Metre
İnilen Toplam İrtifa: 1494 Metre
KİŞİ BAŞI YAPILAN HARCAMA
Kahvaltı ve Öğle Yemeği: 20 Tl
Teleferik: 50 Tl
Akşam Yemeği: 25 Tl
Kumluca Otobüsü: 3 Tl
Konaklama-Kahvaltı-Beycik'e Ulaşım: 100 Tl
25 MART 2018 PAZAR sabahı bir gün öncenin yorgunluğunun
büyük bölümünü atarak saat 07:00'de uyanıyoruz. Bir gün önceden pansiyon
işletmecimiz Galip Bey ile 07:30'da kahvaltı yapacağımızı sözleşmiştik. Galip
Bey çok itinalı bir şekilde bize mükemmel bir kahvaltı hazırlamış.Köy
yumurtasından omlet, kendi çektiği undan ekmek, ısırgan otlu börek, kendi
yaptığı peynir, reçel ve zeytinlerle mükellef bir köy kahvaltısı Nara
Pansiyon'da önümüzdeydi. Bu arada mart ayında tabi ki pansiyonda bizden başka
kalan olmadığı için tek başına hazırlık yapması da zor olmuyor tabi ki. Galip
Bey bize öğle yemeği için de güzel bir yemek paketi hazırlayıp, elimize
veriyor.
KAHVALTI SOFRASINDA EKİP |
Keyifli bir kahvaltı sonrası eşyalarımızı toplayıp, saat 08:15'te 900 metredeki Beycik'ten yola çıkıyoruz. Galip Bey'e samimiyeti ve ilgisi nedeniyle teşekkür edip, ayrılıyoruz. Konaklama için Beycik'e yolunuz düşerse Nara Pansiyon ilk tercihiniz olmalı diyorum.
Rotaya Galip Bey'in önerisi üzerine köyün çıkışında, solda bulunan su deposunun biraz daha aşağısından, sağ koldan başlıyoruz.
Rota bir süre Beycik Yürüyüş işareti olan sarı-kırmızı şeklinde ilerlese de bir süre sonra Likya işaretlerine dönüyor.NARA PANSİYON ÖNÜNDE GALİP BEY |
Köyden ayrıldıktan sonra kısa bir süre orman içi patikada ilerleyip, toprak bir yola çıkıyoruz. Çıkar çıkmaz da solumuzda bu güzel manzara beliriyor.
BU GÜZEL MANZARAYA DOĞRU İLERLEYECEĞİZ |
Toprak yol bize keyifli bir yürüme imkanı veriyor. Erken de yola çıktığımız için sohbet ederek ilerliyoruz.
YOL HALLERİ |
Yol sağlı sollu ağaçlarla çevrili bir şekilde bize irtifa kaybettirerek ilerlerken bir ara işaretler ileri doğru devam etse de elimizdeki rotanın belirttiği yöne doğru ilerliyoruz. Likya rotalarında girilmemesi gereken yer işareti olan kırmızı çarpı işaretini görüyoruz ama yine de devam ediyoruz. Siz siz olun bu işarete uyun efendim. Yolun sonunda telle çevrilmiş bir bahçe çıkıyor karşımıza. Eskiden yol buradan geçiyormuş tamam ama artık buradan değil, biraz daha ileriden geçiyor.
Telle çevrilmiş bu bahçeyi biraz zorlanarak geçiyoruz. Geçtiğimiz bölümde bir temel atıldığını görüyoruz. Ama öyle bırakılmış. Bir havuz, ağaç altı güzel bir sedir, kocaman bir kapı ve SATILIK yazısını görüyoruz. Bu ıssız yerde kim ne yapar burayı bilmiyorum.
SATILIK KOCA BİR ALAN |
Kapı kilitli olduğundan çıkışı da yanından, atlaya zıplaya yapıyoruz. Çıkar çıkmaz bir beton köprüden geçip, tekrar toprak yola devam ediyoruz. Bu yol bizi Ulupınar'ın üst bölümüne doğru taşıyor. Saat 10:30 gibi güzel bir saat daha. O sebeple acele etmiyoruz. Burası da küçük bir köy misali. Çöp kutularına bayılıyoruz. Hepsi ayrı ayrı boyanıp, süslenmiş.
ULUPINAR VE CİVARININ ÇÖP KONTEYNIRLARI |
Saat 10:40'da yol kenarına inip, yolun karşısına geçiyoruz. Fakat rota tabelasını bir türlü bulamıyoruz. Biraz uğraştıktan sonra Kayalar Restoran'ın tadilat malzemeleri arasında buluyoruz.
ROTA TABELASI |
Tabi tabela kalktığı gibi rota da bu noktadan devam etmiyor. Restoran sahibi rotanın biraz daha ileriden devam ettiğini söylüyor. Biz de yola devam etmeden restoranın önündeki banklarda biraz oturup, dinlenelim istiyoruz. Dinlenirken de Galip Bey'in bize verdiği börekleri yerken bir yandan da çayımızı içiyoruz. Bir süre sonra da bir bakıyoruz ki restoran sahibi bize 3 tane tavşan kanı çay yollamış. Teşekkür edip, onları da içtikten sonra yola devam etmek için kalkıyoruz. Bir 600 metre kadar yoldan Kumluca yönüne doğru yürüyüp, soldan Ulupınar restoranlar bölümüne doğru giriş yapıp, rota tabelasını buluyoruz.
TABELA YİNE OLMADIK YERLERDE |
Bu tabela sonrası ilerleyerek direklerdeki işaretleri takip ederken birden Havuzbaşı Restoran'dan çıkan bir görevli bizi müşteri sanıp, içeri buyur ediyor. Derdimizi anlayınca da kocaman restoranın içinden bizi gezdirir gibi yürüterek tekrar rotaya sokup, iyi yürüyüşler diliyor. Yol yine buradan sonra güzel bir toprak yola dönerek ilerlemeye başlıyor.
DOĞA VE SADECE BİZ |
Bu güzel yolda ilerlerken solumuzda yol gibi güzel bir dere de bizi takip ediyor. Bu dere Olimpos Antik Kenti'nden çıkarak Akdeniz'e ulaşan Olimpos Deresi sanırım.
BİZİ TAKİP EDEN DERE |
Biz yol aldıkça dere de daha coşkulu bir şekilde akıyor. Ama rota bir süre sonra bizi dereyi geçmek zorunda bırakıyor. Biraz uğraşsak da ıslanmadan karşıya geçiyoruz.
DEREYİ GEÇEN MUTLU BİR EKİP |
Geçiş yaptığımız yer irtifa olarak 150 metrede bulunuyor. Saat 12:00'de buradan itibaren yükselmeye başlıyoruz.
YÜKSELMEYE BAŞLADIĞIMIZ AN |
Yol güzel bir rotada kısa sürede irtifa aldırarak ilerliyor. Sol tarafımızda bir süre kanyon görüntüleri ile yükseliyoruz. Ayaklarımızın dibinde şakayıklar serpilmiş, keyifli bir rota.
ROTADA BİR AN |
337 Metreye kadar yükseleceğiz. Biz tırmanırken bir süre sonra bir grup da yukarıdan aşağıya inişe geçmiş, geri dönüyorlar.
MERDİVEN BASAMAKLARI AŞAR GİBİ YÜKSELİYORUZ |
Buradaki yanan bölgeleri inceledikten sonra öğle yemeği molası verip, 20 dakika dinleniyoruz.
YANAN BÖLGELERDEN BİRİ |
Ve saat 13:00'da iniş yapacağımız Çıralı'ya doğru yukarılardan bakıp, yürüyüşe geçiyoruz.
UZAKLARDAN ÇIRALI GÖZÜKÜYOR |
Hızlı ve dik bir iniş sonrası saat 13:20'de 150 metredeki daha büyük olan Yanartaş-Chimaera'ya ulaşıyoruz.
CHIMAERA-YANARTAŞ |
Giriş paralıymış. Gülüyoruz. Dağlardan, tepelerden gelerek kime para vereceğiz. Bilmiyorum.
Yukarıda kimse yoktu burası bayağı kalabalık. Hem de yanan bölgeler daha büyük ve daha çok gibi gözüküyor.
Yukarıda kimse yoktu burası bayağı kalabalık. Hem de yanan bölgeler daha büyük ve daha çok gibi gözüküyor.
EKİP YANARTAŞ'A ULAŞTI |
Bundan sonra sözde restore edilmiş yol bizi mahvediyor. 2 gündür yollardayız ama böyle kötü yolda yürümedik desem yalan olmaz. Kim yapmış bu yolu? Hangi akılla yapmış? Anlayamadık. Taşlar o kadar iri ve büyük ki! İniş yapmak resmen eziyet oluyor.
KOCAMAN İRİ İRİ TAŞLARI AŞIYORUZ |
Saat 13:40'ta bu etabın da bitiş tabelasına ulaşıyoruz. Hemen bir hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.
YANARTAŞ ETABI BİTMİŞKEN |
Şimdi Çıralı merkeze doğru tabelaya göre 2 kilometre yolumuz daha var. Miss gibi portakal çiçeklerinin kokusu eşliğinde merkeze saat 14:20'de ulaşıyoruz. Tabi bu yol asfalttan ilerlediği için biraz sıkıcı gibi gözükse de portakal, limon ve turunç ağaçlarıyla bezenmiş yol benim çok hoşuma gidiyor.
GÜNÜN HEDEF TABELASI |
Gün 22 kilometre ile çok güzel bir saatte bitiyor. Hemen bu tabelanın karşısındaki kahvede kendimizi ve çantamızı akşamki uçak yolculuğuna hazır hale getirip, birer yorgunluk kahvesi içiyoruz. Çok da oyalanmadan kalkmak istiyoruz. Çünkü bize 7 kilometre uzaklıktaki ana yola kadar ulaşımı sağlayan bir minibüs olduğu söylense de esnaf bu mevsimde minibüs olmadığını, otostop çekmemiz gerektiğini söylüyor.
Bunun üzerine saat 15:00'te merkezde, yol kenarına çıkıp, otostop çekmeye başlıyoruz. Ama kimse bizi almıyor, almak istemiyor. Sonunda bir 15 dakika sonra kocaman bir 4x4 dibimizde duruyor ve kurtarıcımız bizi arka kapıdan jeepin arkasına tıkıyor. İçerideki arkadaşlar güzel bir içki şöleni içindeyken, bize de ikramda bulunuyorlar ama biz kabul etmeyip, teşekkürlerimizi sunarken karşılıklı keyifli bir sohbet eşliğinde ana yola ulaşıyoruz.
Ana yola ulaştığımızda bu kısa ama keyifli yolculuğun hatırasına bir fotoğraf çektiriyoruz.JEEP'E BİNERKEN |
LİKYA'DAN KEYİFLİ BİR HATIRA |
ROTAMIZ
BEYCİK-ÇIRALI ROTASI |
YÜKSELTİ EĞRİMİZ
YÜRÜYÜŞ GRAFİĞİMİZ |
GÜNÜN TEKNİK VERİLERİ
Yapılan Kilometre: 22 K
Çıkılan Toplam İrtifa: 584 Metre
İnilen Toplam İrtifa: 1468 Metre
KİŞİ BAŞI YAPILAN HARCAMA
Kahve: 7
Akşam Yemeği: 40 Tl
Kumluca Otobüsü: 15 Tl
Antray: 2 Tl
Antray: 2 Tl
Keyifli bir Likya etabı daha bizim için bitmiştir. Umarım yolu bu bölgeye düşeceklere raporumuz yardımcı olur.
YOLDA KALIN
ŞENAY KILIÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder