14 Mart 2018 Çarşamba

KARIA YOLUNDA 2 GÜN-52 Kilometre KARPUZLU-BAĞARCIK / BAĞARCIK-KAPIKIRI


2018 Şubat ayı itibariyle Karia Yolu'na bir başlangıç yapmıştık. Bozburun Bölümü'nde 57 kilometre bitirmiştik. Geçtiğimiz hafta sonu da Karia Yolu'nun başlangıç etabı olan Karpuzlu-Bağarcık-Kapıkırı arasında bir 52 kilometre daha bitirdik.
Bu yazıda da bu 52 kilometrenin hikayesini merak edenler için anlatmaya çalışacağım. Paylaştığım fotoğraflar ile belki gideceklere destek olurum diye düşünüyorum.
Yola çıkış öncesi neler yapıldı derseniz? Tabi ki aylar önceden ilk olarak uçak biletlerimiz alındı. Sonra rota belirlendi. Sonra güzergah üzerinde kalınacak yerler tespit edildi.Rota başlangıcına bizi taşıyacak araç ayarlandı ve tüm bunları gerçekleştirmek için de bir ekip oluştu. Bu kez ekipte Ayhan ve benim dışımda Songül Karadeniz Ülgen ile Mustafa Özdabak da yer alıyordu. Hazırlıklar sonucunda nihayet faaliyet günü geldi çattı.
9 Mart 2018 Cuma Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan 18:15 Milas-Bodrum uçağı ile Milas'a uçtuk. Saat 19:30'da çantalarımızı da alıp, havaalanı dışına çıkmıştık bile. Hemen çıkışta Muttaş'a ait otobüslerle Milas merkeze doğru yola çıktık. Otobüse kişi başı 10 tl verdik. Milas'a gelmeden Üçyol mevkinde inip, yolun karşısına geçip, yürüyerek yeni açılan Orhan Menteşe Öğretmen Evi'ne giriş yaptık. Çantalarımızı odalarımıza bıraktıktan sonra yol için ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere alışveriş yapmaya çıktık. 
Rota üzerinde pek bir şey bulamayacağımız için, özellikle Bağarcık sonrasını düşünerek alışverişimizi ona göre yaptık. Bol bol meyve aldık. Hem susuzluğumuzu giderecek hem de karnımızı doyurabilecekti. Alışveriş sonrası erkenden yatıp, sabah 07:00'de kalkmak üzere ayrıldık.

KİŞİ BAŞI YAPILAN HARCAMALAR
Uçak Ücreti:120 Tl
Havaalanına Ulaşım:5,6 TL
Milas'tan Öğretmenevi'ne Geçiş:10 Tl
Alışveriş:16 Tl
Öğretmenevi-Kahvaltı Dahil: 45 Tl

10 Mart 2018 Cumartesi günü sabah 07:00'de kalkıp hemen kahvaltı salonuna iniyoruz. Doyurucu bir kahvaltı sonrasında kahvaltılık malzemelerden yolda da yiyebileceğimiz sandviçler hazırladıktan sonra gelmeden ayarladığımız taksiye saat 07:45'te binerek Karpuzlu'ya doğru yola çıkıyoruz. Milas Karpuzlu arası 42 kilometre. Karpuzlu Karia'nın başlangıç yeri olduğundan ayrı bir öneme sahip ama düşündüğümüzden daha küçük bir kasaba havasında.
KARPUZLU Aydın'a bağlı küçük bir ilçe aslında. Eski adı Demircidere olan ilçeye belediye olduktan sonra sahip olduğu ova nedeniyle Karpuzlu ismi verilmiş. Karia uygarlığının bir zamanlar bu topraklarda hüküm sürdüğü düşünülürse bir zamanlar bu geniş ova oldukça önemliymiş yani. Bunu ilçenin hemen üstündeki tepeden bakan Alinda Antik Kenti'nden de anlayabiliriz.
Bu küçük ilçenin büyük ovasında uzun yıllar pamuk ve mısır ekimi yapılsa da su yetersizliğinden verim alınamamış. İşte bu sebeple de Karpuzlu bünyesinde gelişme gösterememiş. Hala yüzyılların geleneklerini devam ettirerek yaşadığı için de sanırım insana ilçeden çok köymüş hissi veriyor.
Bizim taksi ile Karpuzlu'ya ulaşmamız ise 50 dakika sürüyor. Taksici Yavuz Bey'e bu ulaşım için 150 Tl verip, ertesi gün bizi Kapıkırı'ndan alması için anlaşıyoruz. Son hazırlıklarımızı da yapıp, rotaya girmeden önce Likya Rotası'ndaki gibi Karia'Rotası'nın da başlangıç tabelasında bir fotoğraf çektirelim istiyoruz. Hatta kurulmakta olan pazarın içinde bir aşağı bir yukarı yürüyoruz ama öyle bir tabela olmadığını biraz dolaştıktan sonra anlıyoruz. 
PAZAR'IN İÇİNDE TABELA ARAMA ÇALIŞMALARI
Sabahın köründe tezgahlarını kurmaya çalışan ve hayatlarında yürümek istediğimiz rotada yürümeyen pazarcılar tabi ki bize hayretler içinde bakıyorlar. Sonunda koca bir tabela olmasa da var olan rota tabelasında ilk fotoğrafımızı çektirip, faaliyete başlıyoruz.
KARPUZLU-BAĞARCIK
Rotaya girer girmez sağlı, sollu Alinda tabelaları gözükmeye başlıyor. Hemen solda bir bakkalda ilk Alinda tabelasını görüyoruz.
İŞTE İLK ALİNDA TABELASI
Alinda önemli Karia kentlerinden biri. Tarihçi Strabon’a göre; Hekatomnos’un kızı olan Ada, kardeşi Piksodaros tarafından Halikarnassos’tan kovulunca M.Ö. 340 da Alinda’ya çekilmiş ve bu şehri kendisine başkent yapmış. Alinda bir süre Aleksandria olarak da adlandırılmış. Bu dönemde Alinda kenti Grek kültürünü benimsemiş. Roma döneminde de önemini sürdüren kent M.S. 3. yüzyıla kadar kendi adına para basmış. Alinda Bizans döneminde Aphrodisias Metropolitliğine bağlı piskoposluk merkezi de olmuş.
Alinda Caddesi'ne girdikten sonra 120 metrelerdeki Karpuzlu'nun ana caddesinden Alinda'ya doğru yükselmeye başlıyoruz. Biraz yükselince Karpuzlu'nun nasıl bir yer olduğu daha iyi gözüküyor.
İNSANDA KÖY HİSSİ YARATAN KARPUZLU EVLERİ
Bu arada hava da şansımıza çok güzel. Sabahın ilk tırmanışında biraz çevreyi tanımak adına biraz daha oyalanır gibiyiz ama Alinda'nın küçük küçük tabelaları bizi hedefimiz konusunda rahat bırakmıyor nedense!
İŞTE O KÜÇÜK TABELALARDAN BİRİ DAHA

Caddede biraz daha ilerleyince evlerin arkasından Alinda'nın agorasının set gibi duvarı her yerden göze çarpıyor.
EVLERİN ARKASINDA KOCA SET GÖZE ÇARPIYOR
Alinda kentinin etrafı bir sur ile çevriliymiş.Sur duvarları yerel granit taşından yapılmış. Oldukça iyi korunmuş durumdaki sur duvarları yer yer kulelerle desteklenmiş. Kente su sağlayan su kemerleri de yer yer korunmuş durumdaymış. Ama Alinda’da bugünde ayakta kalan en önemli yapı yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz Agora’ymış.
Alinda'nın kırsalına girmeden son kez Karpuzlu'ya baktığımızda sisler arasında çok güzel bir görüntü ile karşılaşıyoruz.
KARPUZLU OVASI'NIN YUKARILARDAN HALİ
Ve nihayet Alinda'nın Agora'sının dibine ulaşıyoruz.Dikdörtgen planlı yapının güneyinde üst katı stoa olarak düzenlenmiş pazar yapısı varmış o dönemler. Doğu-Batı yönünde uzanan yapı üç katlıymış.
AGORA'NIN DUVARI
İki dakika sonra agoranın önündeki yemyeşil alana ulaşıyorsunuz. Burası bu yeşillikle öyle güzel ki. Bir de manzarası muhteşem. Tüm Karpuzlu ovasına hakim bir konumda.
AGORA VE SÜTUNLARI
Tam arkaya dönerseniz tepedeki kalıntıları da görmeniz mümkün. Kalıntılar şehrin akropolüne ait. Şehrin en üstteki bu bölümü 234 metrede bulunuyor.
YUKARIDAKİ KALINTILARIN GÖRÜNTÜSÜ
Akropole doğru yükselirken tam ortada duran bir sütun gözünüze çarpacaktır. 
AKROPOLE YÜKSELİRKEN
Akropolün güneybatı eteğinde tiyatro yer alıyor. M.Ö. 2. yüzyıla ait olan Alinda'nın tiyatrosu doğal bir eğime oturtulmuş, güneydoğuya bakan bölümü  ise bayağı iyi korunmuş.
ALİNDA'NIN TİYATROSU'NA DOĞRU İLERLERKEN
Sahne binası ve oturma yerlerinin birçoğu ise tamamen yıkılmış olan tiyatro Helenistik dönem özellikleri taşıyor. Tiyatro Roma döneminde de ilavelerle kullanılmış.
TİYATRONUN İÇ BÖLÜMÜNDEN BİR GÖRÜNÜM
TİYATRO BÖLÜMÜNÜN DIŞTAN GÖRÜNÜMÜ
Tiyatroyu geçtikten sonra tepedeki Akropol bölümüne ulaşıyoruz. Akropolde planı belli olacak durumda iki adet tapınak temeli yer alıyor. Tepeden ilerlemeye devam ettiğinizde de karşınıza iki katlı Helenistik Dönem'den kalma saat kulesi çıkıyor.
SAAT KULESİ
Saat kulesi önünden belirgin bir patikayı takip ederek batı yönünde ilerliyoruz. Bir 500 metre sonra da dört ayak üzerine oturulmuş yuvarlak kemerli su kemerini uzaktan görüyoruz.
SU KEMERİNİN AYAKTA KALAN KISMI
Su kemerinin yanına doğru ilerleyen patikayı takip ettiğimizde bir de dibinden  fotoğraflıyorum bu güzel mimariyi. Gerçekten muhteşem gözüküyor.
YAKIN ÇEKİM SU KEMERİ
Su kemerini geçer geçmez asfalt yola çıkıyoruz. Hemen sol tarafta, yokuş aşağı doğru inişe geçişle, bir 500 metre ilerideki rota tabelasına saat 09:50'de ulaşıyoruz.
TEKELER KÖYÜ'NE 4 KİLOMETRE
Buradan itibaren 580 metrelerdeki Tekeler Köyü'ne doğru yükselişe geçiyoruz. İzlediğimiz yol artık Kral Yolu oluyor.
KRAL YOLUNDA İLERLİYORUZ
Bu iri kayalardan oluşan ve "Kral Yolu" diye anılan yol ile iki günlük rotanın birçok yerinde karşılaşacağız. Diğer arkadaşlarımı bilmem ama bu yolda yürümek bana çok keyif veriyor. Kral Yolu'nu takip ederek Tekeler Köyü'ne yükselirken kısa bir meyve yeme molası veriyoruz. Düğünleri, zeybekleri ve Kurban Bayramı'nda sergiledikleri Arap Oyunu ile ünlü olan Tekeler Köyü'ne saat 11:00'da  7 kilometre yaparak ulaşıyoruz.
Tekeler Köyü bağlı olduğu Karpuzlu'dan bile daha kapsamlı gibi gözüküyor. Kahvelerle çevrili kocaman bir meydanı bulunuyor. Biz de bu kahvelerden birine oturup, öğle sıcağını içtiğimiz sodayla biraz yumuşatmaya çalışıyoruz. Bu sırada içeceklerimizi getiren gence Karia Yolu ile ilgili birkaç soru sordum. Fakat ne sorduğumu anlamadığını görünce hem şaşırdım hem de şaşırmadım. Acaba direklere işaretlenen kırmızı-beyaz işaretlerin ne anlama geldiğini hiç mi merak etmemiştir. Demek ki etmemiş.
Kahvede 4 kişilik çay ve soda giderlerimiz 7,5 Tl tutuyor. Biraz dinlenip, oyalanmadan yola çıkıyoruz.
TEKELER KÖYÜ'NDEN ÇIKARKEN
Tekeler Köyü sonrası yol çok kısa bir süre asfalttan ilerliyor ve patikaya girer girmez de hemen Yahşiler Köyü tabelasını görüyoruz.
YAHŞİLER KÖYÜ TABELASI
Karia rotası Yahşiler Köyü'ne girmeden, teğet geçerek ilerliyor. Buradan itibaren de orman yoluna giriş yapıyoruz. Bu orman yolu Meriçler Göleti'ne kadar devam ediyor.
ORMAN YOLU BAŞLIYOR
Bu bölge sonrası bölgenin ünlü mantar şeklindeki fıstık çamları daha bir belirginleşiyor. Rotanın bu kısmı artık 600 metredeki Yahşiler civarından 500 metredeki Meriçler Göleti'ne kadar keyifli bir iniş. 
Bu iniş sırasında saat 13:30'u gösterirken, biz de 15. kilometreye ulaşmışken mini bir yemek molası veriyoruz.
YEMEK ZAMANI
10 Dakikalık yemek molası sonrası tekrar yola çıkıyoruz ama kısa bir süre sonra solda, kırsalın ortasında bir ev, evden de bize bakan birini görüyoruz. Tanışma faslı sonrası isminin Ali Rıza Amasya olduğunu öğrendiğimiz amca bizi çay içmeye davet ediyor. Biz vaktimiz olmadığını, yolumuzun uzun olduğunu anlatmaya çalışsak da Ali Rıza Amca ısrar ediyor ve biz de daha fazla diretmeyelim diyerek onun bahçesine saat 13:45'te giriş yapıyoruz.
ALİ RIZA AMCA'NIN EVİNİN GİRİŞİ
Ali Rıza Amca hemen bir koşu gidip, çay koyuyor, ceviz getiriyor. O koştururken biz de etrafı inceliyoruz. Ali Rıza Amca'nın evi de bölgedeki diğer evler gibi fıstık kozalaklarıyla dolu tabi ki!
FISTIK KOZALAKLARINI BULAN EKİBİN HALİ
BU KOZALAKLAR DAHA AÇILMAMAIŞLAR
Ali Rıza Amca çayı da alıp, gelince koyu bir sohbet başlıyor. O; kendinden, bizden, dünyadan, devletten bahsederken hem çaylarımız bitiyor hem de bizler Ali Rıza Amca'yı çok seviyoruz.
ALİ RIZA AMCA
Ayrılırken saatimize bakıyorum. Resmen vaktimiz yok derken bir 40 dakikayı bu şirin bahçede, Ali Rıza Amca'yla geçirmişiz. Her daim burada yaşadığını ama artık ayrılmak istediğini söyleyen Ali Rıza Amca'yı bilmem yolu buraya düşenler görürler mi? Görseler iyi olur ama!
Saat 14:30'a gelirken biraz daha iniş halinde seyrederken çok güzel manzaralara şahit oluyoruz.
MANTAR FORMLARIYLA FISTIK AĞAÇLARI
Ve birden Meriçler Gölet'i uzaklardan, ağaçların arasından gözüküyor. Bazı rotalarda su azlığı nedeniyle göletin içinden geçildiğinden bahsedilse de biz doluluk oranı yüksek bir göletle karşılaşıyoruz.
MERİÇLER GÖLETİ GÖZÜKTÜ
Göletin sağ kıyısı boyunca ilerliyoruz. İlerlerken de yeşilin içinde birden bulduğumuz mavi, göze güzel gözüktüğünden bir ekip fotoğrafı çektiriyoruz hemen.
MERİÇLER GÖLETİYLE BİZ
İleride yolla sizi bağlayacak olan bir geçiş bulunuyor.O geçişe doğru ilerliyoruz.
GEÇİŞİ SAĞLAYACAK BÖLÜM
KARŞIYA GEÇİYORUZ
Karşı bölümdeki yola ulaştıktan sonra gölete bir de bu taraftan bakıyoruz.
GEÇİŞ YAPARKEN GÖLETTEN BİR GÖRÜNTÜ

GÖLETİ GEÇER GEÇMEZ
Ve yola ulaştığımızda tekrar yükselmeye başlıyoruz. 560 metredeki Kullar Köyü'ne ulaşmamız saat 15:15'i gösterirken oluyor.
KULLAR KÖYÜ'NE GİRERKEN
Rotada yürüyecek olanlara şunu hatırlatmakta fayda var. Özellikle Tekeler sonrası Karia Yolu işaretlerini bulmak çok zor. Örneğin Yahşiler'den rotaya geçiş yapmak gps iniz yoksa çok zor. Ya da Kullar'a işaretleri takip ederek ulaşmak istiyorsanız işiniz zor. Mutlaka gps verileriyle rotaya girmelisiniz.
Kullar küçük, kendi halinde bir köy. Ortada insan bile görmek çok zor. Sabah rotaya girdiğimizden beri Tekeler Köyü haricinde hiçbir köyde ihtiyaçlarımızı gideremiyoruz. Tekeler'de ise yeme-içme ihtiyacınızı halletmeniz için mekan çok.
20. KİLOMETREMİZDE BU TABELADAYIZ
Her rotada olduğu gibi bu tabelalardaki rota kilometreleri de yürüyünce birkaç tık yukarı çıkıyor. 
Kullar Köyü'nü etrafı izleyerek ve tabi ki yüksele yüksele geçerken gördüklerimizi altta bulunan fotoğraflarla özetlemeye çalıştım.
KÖYÜN İÇİNDE YÜKSELİRKEN
KULLAR KÖYÜNDE BİR EV

KÖYDE GÖRDÜĞÜMÜZ TEK ÇOCUK
Kullar'dan çıktıktan sonra bir su kenarında kısa bir mola veriyoruz. Biraz meyve yeyip, akşamüstü çayımızı yudumluyoruz. Arkada gözüken sessiz köye  bakmayı da ihmal etmiyoruz.

YUKARILARDAN KULLAR KÖYÜ
Mola sonrası bugünkü rotanın en yüksek noktası olan 838 metreye kadar çıkış yapmaya başlıyoruz.
YÜKSELMEYE DEVAM
Bu bölümde Karia işaretleri de biraz daha belirginleşmeye başlıyor sanki.
ROTA İŞARETLERİ GÖZÜKÜYOR
Bugünkü yürüyüş sırasında ara ara köylülerin yaptığı tahta kapılardan geçmek zorunda kalıyoruz. Bu kapıların büyük çoğunluğu hayvanların bölge değiştirmesini önlemek için yapılıyormuş.

EL YAPIMI KAPILARDAN BİRİNİ GEÇERKEN
Bu bölümü geçer geçmez, yükseliş devam ederken günün ilk babasını görünce fotoğraflamadan edemiyorum. Bu baba bize Bağarcık'a yaklaştığımızın işaretini veriyor gibi gözüküyor.
GÜNÜN İLK BABASI
Saat 16:00 gibi öyle bir bölgeye giriş yapıyoruz ki bu görüntü Bağarcık'ın çok çok yaklaştığının habercisi resmen. Her taraf değişik formlarda kayalarla dolu.
KAYALARDAN BİR SERGİ SALONU GİBİ

ROTA İŞARETLERİ ARTIK BU KAYALARIN ÜZERİNDE BELİRİYOR
Saat 16:20'de kocaman bir taşın üzerinde yine kısa bir mola verip, günün yorgunluğunu atıyoruz. Hava da hala sıcaklığını koruyor.
MOLADAYIZ
Tekrar yürüyüşe başladığımız andan itibaren bir on dakika sonra günün zirvesine ulaşıp, inişe geçiyoruz. Ara ara sahipsiz inekler görüyoruz. Bir ara yol üstü karşılaştığımız bu terk edilmiş ev de gözden kaçacak gibi değildi.
İNİŞ SIRASINDA GÖRDÜĞÜMÜZ BİR EV
İNERKEN KARŞILAŞTIĞIMIZ DEĞİŞİK KAYA FORMLARINDAN BİRİ DAHA
Artık Bağarcık'a iyice yaklaştığımızı düşündüğümüz 26. kilometremizde yine kısa bir mola verip, Songül'ün getirdiği tahinli çöreği çay eşliğinde yiyoruz. 
MOLADA BAĞARCIK KÖYÜ ARAYIŞLARIM

Artık uzaklardan da olsa köpek sesleri gelmeye başladığına göre çok yaklaştığımızı anlıyoruz. Yürümeye devam ederken Bağarcık'a doğru Karia işaretlerinin daha sık ve belirgin olduğu da gözümüze çarpanlar arasında.

YERDE, KAYADA, AĞAÇTA GÖRDÜĞÜMÜZ O İŞARETLERDEN BİRİ
MİNİ BİR DERE GEÇİŞİ

Ve saat 18:30'da hava kararmadan doğu yönünden Bağarcık'a giriş yapıyoruz. Bu akşam Bağarcık'ta bu köyde yaşayan İbrahim Hoca'nın evinde kalacağız. Bir yıl önce Latmos tırmanışı için geldiğimizde de aynı evde kalmıştık. İbrahim Hoca bize geceleme, akşam yemeği ve sabah kahvaltısı sağlayacak.
İbrahim Hoca ve eşiyle ilk karşılaşmamız sonrası bir yılın hasbıhali yapıldıktan sonra tüm ekip sırayla duş alıp, biraz rahatlıyoruz. Sonrası çıtır çıtır yanan sobanın dibinde, bizim için hazırlanan güzel akşam yemeğinin başına oturup, yemeğimizi yiyoruz.
EKİP KURT GİBİ ACIKMIŞ
Ev sahiplerimiz evlerini bize bırakıp, babalarının evine gidiyorlar.Biz de hep beraber aynı odada yatıyoruz. Songül ve Mustafa kanepelerde yatarken biz Ayhan'la yer döşeğinin tadını çıkartıyoruz. Ve güzel bir rotanın sonunu getirdiğimiz bu uzun günde erkenden yatıyoruz.

KİŞİ BAŞI YAPILAN HARCAMALAR
Taksi Ücreti:37,5 Tl
Tekeler Köyü Kahvesi:2 Tl
Konaklama-akşam yemeği-sabah kahvaltısı:80 Tl

ROTAMIZ
1.GÜN ROTASI

ROTANIN TEKNİK VERİLERİ
Yapılan Kilometre: 30 K
Kazanılan İrtifa: 1481 Metre
Kaybedilen İrtifa: 984 Metre
Çıkılan En Yüksek Yer: 838 Metre

NOT: Bu rotada su sıkıntısı yok. Tekeler Köyü haricinde hiçbir köyde market yok. Kahve de görmedik gibi. Gps siz rotaya girilmemesi iyi olur. Birçok yerde işaret bulunmuyor.

11 Mart 2018 Pazar günü saat 07:00'de kalkıp, kahvaltı hazırlıklarına başlıyoruz. Sağ olsun Songül kaldığımız evin balkonundaki kuzine sobayı yakıp, üstüne haşlanacak patatesleri, çayı ve yumurtaları koyarken; Ayhan'da gecelediğimiz odadaki sobayı yakıp, ortamı ısıtıyor.
SABAHIN İLK IŞIKLARIYLA BAĞARCIK KÖYÜ
Her birimiz bir işin ucundan tutup, kahvaltı sofrasını hazırlarken İbrahim Hoca geliyor. Gelirken köy peyniri, kendi yaptıkları zeytin ve balı da kahvaltı soframıza ekliyor. Akşamdan soba üstünde kaynatılan taze süt, Mustafa tarafından köy yumurtalarıyla yapılan omlet ve haşlanmış lezzetli patateslerle keyifli bir kahvaltı oluyor bize.
AYHAN ERKENDEN KAHVALTI SİNİSİNİN BAŞINDA
Kahvaltımızı yapıp, saat 08:15 gibi  günün rotasına giriş yapmak için  evin  dışına çıkıyoruz.İbrahim Hoca'yla vedalaşıp, rotaya doğru ilerliyoruz.
VEDA ZAMANI
Rota kaldığımız evin önünden geçip, devam ediyor. Köyün çıkışına gelmeden de rota tabelasını görüyoruz.
ROTA TABELASINDA BİZLER
Rota tabelasında 17 kilometre yazıyor ama bakalım biz kaç kilometre  yapacağız bugün.
Köy bitiminde bizi köyden ayıran toprak yola girip, biraz yükselmeye başlıyoruz.
KÖY GÜZEL FISTIK ÇAMLARIYLA ARKAMIZDA KALIYOR
Bugün 620 metredeki Bağarcık'tan 920 metreye kadar yükselip tekrar Bafa Gölü'ne doğru inişe geçeceğiz.
Yürüyüş 1-2 kilometre sonra Bağarcık'ın kamp alanına ulaşmamızla devam ediyor. Kamp yerine iki kabinlik tuvalet de koymuşlar bu yıl. Tertemiz. Suyu da var. Kamplı kalmak isteyenler için muhteşem bir yer. Kuş sesleriyle kafanızı dinleyebileceğiniz eşsiz bir köşe.Kamp alanını geçer geçmez tarihi sütunları göreceksiniz. 
TARİHİ SÜTUNLAR
 920 Metreye kadar çoğunluğu Kral Yolu diye anılan taşlık yolda yükseliyoruz.
İRİ İRİ TAŞLARDA YÜKSELİRKEN

KRAL YOLUNUN GENEL HALİ BU
Ve saat 10:20'de ormanlık bölümden inişe geçiyoruz. Yol kimi kimi iri taşlarla bizi ilerletirken kimi zamanda patika yol üzerinde ilerletiyor.
İNİŞE GEÇTİĞİMİZ AN
Ormanlık alan bitmeden işaretler ikiye ayrılıyor. Biri sizi sağa diğeri sola yönlendiriyor. Sağ taraftaki işaretler daha yeni gibi gözüküyor. Fakat bizim elimizdeki rota sol taraftakini gösterdiğinden sola dönüyoruz. Bir süre yol aldıktan sonra bu yolun eski yol olduğunu ve diğer tarafın daha kolay bir yol olabileceğini anlıyoruz. Çünkü bizim ilerlediğimiz yol tamamen kaya geçişi ile ilerliyor.
Bu ikiye ayrılan yol ayrımını biraz geçince saat 10:40'da Arap Avlusu diye anılan bölgeye bizi indirecek genişçe bir düzlüğe ulaşıyoruz.
ARAP AVLUSU'NA BİZİ TAŞIYACAK BÖLGE
Bu geniş alan sonrası keyifli kaya geçişleri yapmaya başlıyoruz. Kayaları geçiyoruz ama bir yandan da ilginç kaya oluşumlarıyla eğleniyoruz.
İŞTE O GEÇİŞLERDEN BİRİNİ YAPARKEN SONGÜL
Sanırım tam da bu geçiş sonrası iyice yoğunlaşıyor iniş, çıkışlar. Fakat alışkın olanlar için zorluk düzeyi fazla olmayan geçişler bunlar.
BU GEÇİŞLER SIRASINDA NİRENGİ NOKTASI OLABİLECEK BİR SÜTUN
Çok kısa bir süre sonra Çobankaya Mevki'ne geliyoruz. Tam bu bölgenin üstünde de ilginç bir kaya oluşumu görüyoruz.
ÇOBANKANYA MEVKİNDE SOL ÜSTTEKİ KAYA FORMUNA DİKKAT EDİN
Bu bölgede yani tam bu açıyla baktığınızda önünüzde kanyonumsu bir oyuk bulunuyor. Bu sebeple rota sağa doğru yönelerek ilerliyor.
SAĞA YÖNELİRKEN KULLANDIĞIMIZ DAR GEÇİT

Bu geçiti de geçince kısa bir yemek molası verip, biraz da dinlenmeyi tercih ediyoruz.
MOLADAYIZ
Mola sonrası daha katmanlı kayaları geçiyoruz bir süre. Geçiş dediğim gibi alışkın olanı zorlamayacak cinsten. Buraları geçerken niye ormanda sağa giden yeni bir işaretlemenin yapıldığını daha iyi anlıyoruz.
KAYA GEÇİTLERİNDEN BİRİNE GİRERKEN

AŞILACAK KAYALAR VAR
Bugünün kilometresi daha kısa olsa da bu kayaları geçmek, dengeyi koruma çalışması insanı biraz daha yoruyor gibi. Ama nihayet 11:50'de 500 metredeki Arap Avlusu'na ulaşıyoruz. Arap Avlusu'nda Karia Gezginleri ekibi ile karşılaşıyoruz. Ekip bölgede kamplı yürüyüşler halinde ilerleyerek Kapıkırı'na ulaşmaya çalışıyormuş.
ARAP AVLUSU'NA ULAŞIYORUZ
Karia Gezginleri ile biraz sohbet edip, önümüzdeki Karia yürüyüşleri için bilgi almak adına telefonlarımızı alıp, verdikten sonra bizim ekip yola devam ediyor. 2-3 kilometrelik düz yürüyüşün ardından tekrar inişe geçiyoruz.
İNİŞLERDE BİRÇOK KEZ BU KAPILARLA KARŞILAŞTIK
Sonunda Bafa Gölü kendini aralardan bir yerden göstermeyi başarıyor. Seviniyoruz.
BAFA NİHAYET GÖZÜKTÜ
İnişte ara ara kesilse de geniş bir otoban misali taş yollardan geçiş yapmaya devam ediyoruz. Bu yollardan kim bilir kimler geldi geçti. Bu sebeple bunları düşündükçe insana ayrı bir keyif veriyor bu antik yollar.
ANTİK KARİA YOLUNDAN BİR PARÇA
Artık iyice irtifa kaybetmişken manzaraya nazır fotoğraf çektirme sayımız artmış gibi gözüküyor.
KEYİFLİ BİR ANDAN KALAN

SAHİLE İNMEDEN SON BÜYÜK KAYALARIN ÖNÜNDE
Sonunda saat 15:20'de Bafa Gölü ile aynı yükseltiye ulaştığımız an son kez bir ekip fotoğrafı daha çektiriyoruz. Ve bizi Kapıkırı'ndan alacak taksicimizi de arayıp, saat 17:00'de bizi alması için anlaşıyoruz.
HEDEFE ULAŞMANIN SEVİNCİYLE
Bafa Gölü kıyısına ulaşıp, kıyı boyunca ilerliyoruz. Pazar günü olmasına rağmen ortalık sakin sayılır.
KIYI BOYU İLERLERKEN MANZARAMIZ

KAPIKIRI'NIN EN BİLİNDİK MANZARASI
Ekip olarak yürüyerek köyün merkezine ulaştığımızda kilometremiz 22'yi, saat de 16:00'yı gösteriyor. Kapıkırı Köy Kahvesi'ne oturup, dinlenmeye çalışıyoruz.
KAPIKIRI KÖY KAHVESİNDEN BAFA'YA BAKIŞ
Hemen kahvenin yanında bulunan camide elimizi yüzümüzü yıkayıp, üstümüzü değiştirdikten sonra yorgunluk kahvelerimizi içiyoruz.
KAPIKIRI KÖY KAHVESİ'NDE KAHVE KEYFİ
Kahvede bir saat oturuyoruz. Taksici Yavuz Bey saat 17:00'de gelip, bizi Milas'a geri götürürken hepimiz güzel bir faaliyeti daha kazasız, belasız sonlandırmanın mutluluğu içerisindeyiz. Darısı birçok güzel faaliyete olsun. Rotayı yapacak olanlara keyifli yürüyüşler diliyorum.

KİŞİ BAŞI YAPILAN HARCAMALAR
Taksi: 43 Tl
Kapıkırı Kahvesi: 3 Tl

ROTAMIZ 
2.GÜN ROTASI
ROTANIN TEKNİK VERİLERİ
Yapılan Kilometre: 22 K
Kazanılan İrtifa:  669 Metre
Kaybedilen İrtifa:  1226 Metre
Çıkılan En Yüksek Yer: 928 Metre

NOT:Bağarcık-Kapıkırı arasında su kaynağı yetersiz. İşaretler yer yer kopuyor ya da yenilenip, yönleri değiştirilmiş durumda. Bu sebeple Gps olması yürüyecek olanların işini kolaylaştıracaktır.


ŞENAY KILIÇ

Hiç yorum yok: