3 Şubat 2018 Cumartesi

KARIA YOLU'NDA 2 GÜN-57 KİLOMETRE BAYIR-HİSARÖNÜ / BAYIR-İÇMELER



KARIA YOLUNDAYIZ

Uzun yıllar ülkemizin dağlarına odaklı geçirdikten sonra aynı şeyleri yapmamak adına deneyimlemediğimiz şeylere bir göz atalım düşüncesiyle geçen sene Likya Yolu yürümeye başlamıştık. İnişleri çıkışları, bol kayalıklı etapları ile bize hafif bir dağ rotasını andıran Likya Yolu rotalarından çok keyif almıştık. Bir sekiz aylık zaman diliminde de sık sık Antalya-İstanbul arası gidip, gelerek 509 kilometrelik yolun 300 kilometresini de bitirince faaliyet açı bedenlerimiz bu sefer Karia Yolu'na göz dikti. Yine geçen sene Karia Yolu üzerindeki Latmos Zirve çıkışını yaparak rotaya ilk kez göz atmış ve Likya gibi keyifli olabileceğini görmüştük. 

Bu sene artık Karia Yolu'na da giriş yapabiliriz diyerek erkenden planlarımızı yapmaya başladık. Benim sömestre tatilimi de fırsat bilerek Marmaris'i kendimize üs seçerek 2 günlük Karia rotası yürüdük. Öyleyse kısaca biraz Karia'dan bahsetsek güzel olur sanki!!

Karia Yolu  Muğla ve Aydın illeri içerisinde yer alan 820 kilometre ile ülkemizin en uzun yürüyüş parkurudur. Dört ana bölümden oluşuyor. Bunlar Bozburun Yarımadası, Datça Yarımadası, Gökova Körfezi ve İç Karia Bölümü olarak adlandırılıyor. Karia rotası Likya'ya göre daha bakir gibi gözüküyor. Bakir yerlerdeki köylerden, ıssız koylardan, dağlardan, tepelerden geçerek insanı manzaralarıyla mest ediyor.

Biz eşim Ayhan ile birlikte Bozburun Yarımadası üzerindeki 2 farklı rotayı yürüdük. Kış sezonunda ulaşım biraz sorun Bozburun Yarımadası'nda. Yani sabah köylere giden araç saati uzun kilometreler yürümek istediğinizde sorun yaratıyor. Toplu taşımayla gittiğinizde bu kez dönüşte Marmaris'e gidecek araç bulamayabilirsiniz. Ulaştığınız köylerde kalın derseniz? Kalınacak yer yok. Çadırla gitseniz 30 kilometre yol katetmek sorun olacak ve yol üzeri su olmadığı için konaklamalı su ihtiyacınız da sorun olacak. Biz de şöyle düşündük. Her iki günde ayarladığımız bir araçla Bayır Köyü'ne ulaşırsak hızlı bir yürüyüşle Hisarönü'ne de İçmeler'e de ulaşırız. Oralar da daha merkezi yerler olduğundan Marmaris'e rahat döneriz. Bu planla uzun kilometreler yürüyerek istediklerimizi gerçekleştirdik. O zaman hadi başlayalım.

BAYIR-HİSARÖNÜ-29 K

28 OCAK 2018-PAZAR

Otelimiz Marmaris'in merkezindeydi. Erkenden kalkıp, kahvaltımızı ettik. Akşamdan 110 Tl'ye ayarladığımız bir taksiyle Bayır Köyü'ne ulaşacağız inşaallah. Taksicimiz anlaştığımız gibi saat 08:30'da otelimize gelip, bizi alıyor. Yol üstü bir fırından tüm gün yiyeceğimiz şeyleri ve suyumuzu alıp, yola çıkıyoruz. 

Marmaris Bayır Köyü arası 24 kilometre, yol da 30 dakika sürüyor. İçmeler sonrası sürekli dağ yolunda ilerler gibi yükseliyoruz. 170 metrelerdeki Bayır Köyü'ne saat 09:15 gibi ulaşıyoruz. Köy oldukça geniş bir alana yayılmış durumda. Aslında Karia Yolu rotası için ana eksen gibi. Bayır Köyü'nden yarımadanın dört bir yanına rota gidiyor. 
BAYIR KÖYÜ'NDE SABAH VAKTİ BİR EV

Taksi bizi köy meydanında bırakıp, Marmaris'e geri dönüyor. Biz de yürüyüş hazırlıklarımıza başlarken bir yandan da köye göz gezdiriyoruz. Ortada kimseler yok. Hava soğuk ve içimizi ısıtacak bir çay için açık bir kahve yok. Fakat ortalık şu saatlerde terk edilmiş köy havasında olsa da gördüğümüz kadarıyla Bayır Köyü hem büyük hem de turistik.
Köyün Syrna Antik Kenti'nin yerine kurulduğu söyleniyor. Karia Yolu yürüyüş tabelalarında da köy Syrna diye anılıyor. Hatta köyün camisinin şu an bulunduğu alanda sağlık tanrısı Asklepios'a adanmış bir tapınak varmış. Tabi şu an hiçbir kalıntı yok.  Antik kentin akropolisi köyün 2 kilometre kuzeydoğusundaymış. Köyün içindeki antik taş yolla oraya ulaşılabiliniyormuş.
BAYIR KÖYÜ KAHVESİ
Bayır Köyü son zamanlarda jeep safari turlarının dinlenme noktası olmuş. Safariye çıkanlar bu güzel kahvede dinlenip, çaylarını ve soğuk ayranlarını içerlermiş. Tam kahvenin karşısında da güzel bir kızlar çeşmesi bulunuyor. 
BAYIR KÖYÜ-KIZLAR ÇEŞMESİ
Köyün en ünlü objesiyse tam kahvenin ortasında bulunan heybetli çınar.
BAYIR KÖYÜ'NÜN ÜNLÜ ÇINARI
Künyesinde 1880 yaşında olduğu yazan çınarın etrafında bir tur dönüldüğünde uzun yaşanacağına inanılıyor ve Bayırlılar bunu ağacın dibindeki bir tabelaya da yazmışlar. Biz de usul gereği bir tur dönelim dedik, döndük.

BAYIR KÖYÜ'NÜN ÜNLÜ ÇINARININ BİLGİLERİ
Tam çınarın sağında, biraz aşağıda da eski bir yağhane var. Mutlaka oraya da göz atın.
BAYIR KÖYÜ'NDE BAŞKA BİR GÜZELLİK

Artık hazırlıklarımızı bitirip, köy yolunda ilerlerken sağımızda süs kabaklarıyla dolu bir dükkan görüyoruz. 
ÇEŞİT ÇEŞİT YAĞ, BAL NE ARARSANIZ VAR!!

Yürüyüşe başlıyoruz. Bu yürüyüşte ilk kez gps yerine telefondan wikiloc kullanıp, yürüyeceğiz. Ayhan'ın önderliğinde yürümeye saat 09:30 da başlıyoruz. Yol boyu bal üretimiyle uğraşan köylülerin arı kovanlarını görüyoruz.
BAYIR KÖYÜNDE ARICILIK

Yeri gelmişken hemen Bayır Köyü'ne gelmeden görebileceğiniz bir Arıcılık  Müzesi var. Vaktiniz varsa, müze açıksa uğrarsınız.
AYHAN BAYILIYOR MANKENE :)
Köyden yavaş yavaş uzaklaşırken yol kenarında tüm Muğla sınırlarında görebileceğimiz bisiklet tabelalarını görüp, seviniyorum. Bu arada belirtmeden geçmemek lazım. Bayır Köyü'nden dört bir yana rota gidiyor ama bir tane bilgilendirme tabelası yok. 
BİSİKLET ROTALARI
Patika yola geçince ilk rota işaretimizi görüyoruz.
ROTA İŞARETİNİ GÖRÜYORUZ
Bu işaret sonrası patika yola girip, yükseliyoruz. O yol da bizi asfalt yola çıkarıyor. Yola çıkınca aşağılarda kalan köyün manzarasını fotoğraflıyoruz.
YUKARILARDAN BAYIR KÖYÜ  
Yolun karşısına geçip, bizi yönlendiren işaretleri takip ediyoruz. Rota iri iri taşlarla hazırlanmış şirin bir yola dönüşüyor.
YOL KEYİFLE AKIYOR

Bir süre sonra bu güzel yolların mimarıyla tanışıyoruz. Kendisi de bir taş ustası olan Halil İbrahim Bey yeni yapmaya çalıştığı taştan evin dibinde bizi karşılıyor.
BAYIR KÖYLÜ HALİL İBRAHİM BEY
Güzel bir sohbet sonrası Halil İbrahim Bey bize kendi bahçesinden bir de portakal veriyor ve onun yaptığı yoldan ilerlemeye devam ediyoruz.
YOL GÖZÜKÜYOR
Uzun bir süre kimsenin geçmediği rotada ilerliyoruz. Ara ara sonradan karatavuk olduğunu öğrendiğimiz iri kuşların kanat çırpmasıyla, ara ara günebakan gibi faremsi hayvanlara merhaba diyerek bir 5-6 kilometre yol alıyoruz. Ta ki rota bizi uzun bir asfalt yola çıkarana kadar.
ROTANIN İZİNDE ASFALT YOL
Asfalt yol üzerinde bir virajda karşılaştığımız Halime Teyze'yle sohbetimiz sonrası ters yönde ilerlediğimizi anladığımızda, ilk kez kullanılan cep telefonu wikilocuna hakimiyetimizi tamamlıyoruz sanırım. Halime teyze sayesinde tekrar Bayır Köyü'ne onun yeğenleriyle birlikte mini bir araba yolculuğuyla ulaşıp, nihayet Turgut Şelalesi parkuruna kavuşuyoruz. Sabahtan beri ters istikamette gittiğimiz bu rotadan Halil İbrahim bey ve Halime Teyze güzel anılarla hatıra kalıyor bize.

Şelale, köyden itibaren 5 kilometre sürüyor. Biz zaten 6 kilometre yol yürüdüğümüz için rota uzunluğu açısından isabet oluyor. Şelalenin girişinden yürüyüşe başlıyoruz.
ŞELALEYE DOĞRU
200 Metrelik kısa bir yürüyüşle şelaleye ulaşabilirsiniz. Etrafta birkaç restoran bulunuyor.
ADIM ADIM ŞELALE YOLUNDA

Ve nihayet küçük göletiyle Turgut Şelale..
TURGUT ŞELALESİ
Turgut Şelale'den Selimiye tarafına gidecek Karia yolu rotası işaretlerini de görebilirsiniz. Yürüyüş Yolu başlığıyla işaretlenmiş durumda.

YÜRÜYÜŞ ROTASI GİRİŞİNE DOĞRU


Yol üzeri kimsecikler yok. Biz de Selimiye yönüne giden rotanın girişine bakıp, incelemek istiyoruz.
YÜRÜYÜŞ YOLU TABELASI
Rota yine işaretlenmiş bir şekilde güneye doğru ilerliyor. Bizse bugün tam ters istikamete yürüyeceğiz.
ROTA İŞARETLERİ
Turgut Köy yönüne dönüp, asıl rotamızda ilerlemeye başlıyoruz. Ana yola girdiğimizde de hemen birkaç metre sonra zaten izleyeceğimiz yolun tabelaları da gözüküyor.
HEDEF GÖZÜKTÜ..

Hisarönü'ne 18 kilometre yolumuz var ve saat 12:20. Hızlı hareket etmemiz gereken güzel saatler önümüzde olacak gibi gözüküyor. Hemen yola koyuluyoruz. Bir süre sonra da solda Piramit Mezar'ın tabelasını görüyoruz.
MONUMENTAL TOMB

PİRAMİT MEZAR
Burası ülkemizin ayakta kalan tek piramit mezarı olma özelliğini taşıyor. Milattan önce 2. yüzyılda yaşayan Diagoras ve karısı Aristomakha için yaptırılan mezar yakın zamana kadar köylüler tarafından türbe olarak biliniyormuş. Hatta Çağ Baba diye isim bile takmışlar bu mezara. Mezara bir on dakikalık yürüyüşle ulaşabiliyorsunuz.

Mezar sonrası hemen yine ana yola dönüp, bu kez bizi 10 metrelerden 303 metreye, Hydas Kalesi'ne taşıyacak patika yola giriyoruz.  Patika yola giden yol yolun sol tarafındaki iki adet mezarın dibinden geçiyor.
YOL KENARINDAKİ MEZARLAR


Bunlar da oldukça eski mezarlar gibi gözüküyor. Mezar taşlarının bir fotoğrafını çekiyorum hemen.
MEZAR TAŞI

Patika yol işaretlerle dolu. Rahat bir şekilde yükselmeye başlıyorsunuz. Ta ki 290 metrelerde yol tabelasını görene kadar.
HYDAS KALESİNE DOĞRU SON TABELA
Bu tabeladan sonra sol taraftan tekrar rotayı takip ediyoruz ama elimizdeki wikiloc rotasını kullanıyoruz. İşaretli taşlar gözükmüyor çünkü. Yükselerek ilk taş kalıntılarına yükseldiğimizde muhteşem bir manzara da bizi karşılıyor.
300 METRELERDE MANZARAMIZ

Hemen bir hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.
KEYİFLİ BİR AN
Kalenin en üstüne çıkıyoruz ve kale kalıntılarında yürüyoruz. Sol tarafımızda kocaman bir ovaya yayılan Turgut Köyü gözüküyor.
HYDAS KALESİ VE UZAKLARDAN TURGUT KÖYÜ

Hydas Kalesi Ege ve Akdeniz deniz ticaret yolları üzerinde savunma amaçlı kurulmuş bir kale konumunda gözüküyor.3,5 hektarlık bir alana yerleşmiş. Günümüze pek bir şey kalmadıysa da manzarası muhteşem. Mutlaka üşenmeden buraya çıkın derim.

Kalenin üzerinde yürüdükten sonra tekrar inişe geçiyoruz. Biraz daha patika yoldan ilerleyip, kapı bir eşikten ayrıldığımız yola bağlanıyoruz.
BİR ÇEŞİT KAPIDAN GEÇİYORUZ

Bulunduğumuz yerden Turgut Köyü'ne 3 kilometre yol var. Yol kırmızı, toprak bir yol olarak önümüzde akıyor.Hızlı bir şekilde inişe geçiyoruz.
TURGUT KÖYÜ'NE DOĞRU

Turgut Köyü'nde de Marmaris'in birçok köyünde olduğu gibi arıcılık yapıldığından köye inene kadar arı kovanlarıyla karşılaşıyoruz.
YOL ÜSTÜ ARI KOVANLARI
Saat 14:00'te 10 metre irtifada bulunan köye iniyoruz. Hemen camiyle iç içe olan kahvede oturup, öğle yemeğimizi yiyoruz.
Turgut Köyü uzun bir ova boyunca sahile kadar uzanıyor. Güzel, sakin bir köy. Halkı arıcılık, hayvancılık, dokumacılık ve balıkçılıkla uğraşıyor. Fıstığının da ünlü olduğunu duyduk ama görmedik. Burada mutlaka balık yiyin diyorlar. Jeep safari rotalarının uzandığı bir başka köy de Turgut Köyü imiş.
Saat 14:30 da Turgut Köyü'nden yaptığımız 16 kilometre ve köyün köpeği Paşa ile birlikte ayrılıyoruz.
TURGUT KÖYLÜ KÖPEK PAŞA
Yol bizi çam ağaçlarının içinden yine tepelere doğru sürüklüyor. Çok değil, 60 metrelere çıkarak aslında Kızkumu tarafına geçmeye yöneltiyor bizi. Zaten bir süre sonra da uzaklardan Kızkumu gözüküyor.
UZAKLARDAN KIZ KUMU YANİ ORHANİYE MEVKİ
Orhaniye aslında Hisarönü Körfezi'nde turistlerin yatlarını bağlamaları açısından önemli bir yer. Zaten yola iner inmez de solda yatları görüyoruz.
KOYDA SIRA SIRA YATLAR
Bu bölümde rota artık asfalt yolla aynı yerden ilerliyor. Kızkumu'na kadar bu şekilde yol kenarından, peşimizde Paşa ile ilerliyoruz.
KIZKUMU'NA DOĞRU
Efsaneye göre Bybassos Kralı'nın kızı güzel Prenses, korsanlardan kaçmak üzere burada denize doğru gider. Yüzme bilmediğinden dolayı da eteğine kum doldurarak ve karşı kıyıya ulaşmak için denize serperek ilerler. Ancak karanlıkta yolunu kaybettiğinden ve kumları da bittiğinden dolayı, kaldığı yerde boğularak ölür. Bu hikayeye dayanarak bölgeye Kızkumu ismi verilmiş. Sahilde o noktaya kadar ilerliyoruz.
PRENSES VE AYHAN
Bu bölgeyi geçtikten sonra çok kısa bir süre yine yoldan gidip, sonra Orhaniye Keçibükü Mahallesi'ne doğru giriş yapıyoruz.Çok sakin güzel bir köy gibi gözüküyor. İçinden geçerek rota üzerinde de işaretlenmiş olan Sakin Vadi Villa'nın önüne kadar geliyoruz.
SAKİN VADİ VİLLA'NIN GİRİŞİ
Burası bölgede hizmet veren bir pansiyon aslında. Adı gibi sakin ve şirin gözüküyor.
SAKİN VADİ VİLLA'DAN BİR GÖRÜNÜM
Sakin Vadi'nin önünden ilerleyen rota güzel bir yürüyüş yolundan, patikaya dönerek yükseliyor.
GÜZEL BİR YÜRÜYÜŞ YOLU BU
Yükselerek ilerlerken geriye dönüp, mahalleye bakıyoruz. Burayı pek bir beğendik valla!!
UZAKLARDAN ORHANİYE-KEÇİBÜKÜ MAHALLESİ
Yol bizi 130 metrelere çıkardığında hemen sağımızda yerde kurşunlanmış rota tabelasını görüyoruz.
ROTA TABELASININ HALİ
Kastabos yönü üzerinden Hisarönü'ne ulaşmak istediğimizden o yöne doğru tekrar yükselmeye başlıyoruz.

Kastabos Hisarönü'nün eski adı aslında. Bu mevkide bulunan bir antik kentin adı. Bu yol tepedeki ortaçağ kalesi kalıntılarına götürüyor bizi. 290 metrelere kadar çıkıp, rotanın bizi götürdüğü yere kadar ilerlesek de çok mantıklı bir şey göremediğmiz için aynı yoldan geri iniyoruz. Ve Hisarönü rotasına bağlanıyoruz. Yani köye son 3 kilometremiz var.
BİZİ KÖYE GÖTÜRECEK KIRMIZI TOPRAKLI YOL
Bu yolu takip ederek ilerlerken köye iyice yaklaştığımızı sağlı, sollu piknik yapan ailelerden anlıyoruz. Ve saat 17:30'da köye ulaşıyoruz.

Köy kahvesine oturduğumuzda köpek Paşa da dahil hepimiz yorgun ve açız sanırım. Biz çay içip, bisküvi yerken bir paket bisküvi de Paşa için alıyoruz. Paşa anında paketi yalayıp, yutuyor.
KARNI DOYAN PAŞA
Saat 18:00 da Marmaris'e gidecek minibüse binmeden köpek Paşa'dan ayrılmamız çok zor oluyor. İkimiz de ayrı ayrı vedalaşıyoruz.
BEN ve PAŞA
AYHAN VE PAŞA
Ve gün 29 kilometreyle 900 metre tırmanışla biterken Marmaris'in yolunu tutuyoruz. Bu arada dönüş minibüsüne kişi başı 6 tl ödüyoruz. Marmaris'e giden minibüsler saat başı kalkıyorlar.Son minibüs ise saat 19:00'da.

Marmaris'te otele ulaşır ulaşmaz kendimizi sıcak duşun altına atıyoruz. Sonra da soluğu Marmaris'in güzel restoranı Kırçiçeği'nde alıyoruz. Restorana özel köfte ve kabak tatlısıyla kendimizi ödüllendiriyoruz.
KIRÇİÇEĞİ RESTORAN ÖZEL KÖFTESİ

GÜNÜMÜZÜ TAÇLANDIRAN TAHİNLİ KABAK TATLISI

Bugünden notlarda söyleyeceklerimiz ne olabilir? Rota keyifli ve güzel. Hem yürüyüş yapıyor hem de tarihin izini sürüyorsunuz. Bazı yerlerde rota işareti eksik olduğundan elinizde mutlaka bir gps olsa iyi olur. 

BAYIR-AMOS-TURUNÇ-İÇMELER-28 K
29 OCAK 2018-PAZARTESİ

Sabah yine erken kalkıyoruz. Aynı saatte kahvaltı yapıp, aynı saate aynı taksiye biniyoruz. Yine aynı saatte Bayır Köyü'ne ulaşıyoruz. Bu kez rotamız yarımadanın kuzeydoğusuna doğru olacak. Amos, Turunç, İçmeler varış noktalarımız.

Saat 09:30'da meydana gelirken solda bulunan merdivenlerden başlayan rotadan yürümeye başlıyoruz. Bu kez bizi köyden çıkartacak yol 2 kilometre kuzeydoğudaki akropolise götüren antik yol oluyor.
ROTANIN BAŞLANGICI OLAN MERDİVENLER
Rotanın girişini önce bulamadık ama biraz araştırınca, bir de tam merdivenin başında oturan teyzeye sorunca girişi bulduk. Rotaya girdik. Rota cidden çok güzel ilerliyor. Özenle örülmüş taşlar arasında taştan bir patika.
ROTANIN HALİ
Bir süre sonra kral yolunda ilerler gibi hissediyorsunuz. Antik yola gidiyorsunuz sanki.Çok keyif aldım bu kısımdan.
ROTADA MUTLU BEN
Rota bir süre sonra yüksek bir tırmanış rotasına taşıyor bizi. Solda koca bir duvar var. Dibinden ilerliyoruz.
DUVARIN GÖRÜNÜMÜ
Öyle kısa bir duvar da değil. Bir süre dibinden gidiyoruz ama bu negatif görüntüyü incelemeden de edemiyoruz. Köylüler dibinde hep ateş yakıp, oturmuşlar belli.
DUVARIN DİBİNDEN GÖRÜNÜM
Bu duvarın dibinde yol biraz daha yükselerek ilerlemeye başlıyor. Bu hızlı yükselme sonucunda kısa bir üst çıkartma molası veriyoruz.
İŞARETLERİN İZİNDE KISA BİR MOLA
Ve bizi aşağıdaki patika yol 360 metrelerdeki asfalt yola bağlıyor.
BİZİ YOLA BAĞLAYAN SON İNCE PATİKA
Yola çıkınca çok kısa bir süre sonra tekrar soldan mıcır bir ara yola giriyor rota. Giriş yerinde kocaman taşları görmelisiniz. Zaten üzerinde işaret bulunuyor.
ROTAYA GİRECEĞİNİZ KOCA İKİ TAŞ
Bu ilerlediğimiz bölgenin sağı Kayalıyüz Mahallesi diye geçiyor. Sağ tarafta evleri de görmeniz mümkün. Rotanın bu kısmında biraz inişe geçiyoruz. Mıcır yol bir süre sonra yine taşlardan oluşan güzel, keyifli bir rotaya dönüşüyor.
KAYA KAYA İLERLİYORUZ :)
ÇOK SEVDİĞİM ROTA İŞARETLERİ
Aşağı tarafta manzaramız yine çok güzel. Yolu takip ederek gitseydik aşağısı Çiftlik Koyu olacaktı ama bizim derdimiz bu ıssız tepeleri aşmak.
UZAKLARDAN ÇİFTLİK KOYU
Bir süre sonra yol yine mıcır yola dönüşüyor.
MICIR YOLDA İLERLERKEN
İyice alçalarak 210 metrelere ulaşıyoruz. Burada yine rota tabelası görüyoruz.
ROTA TABELAMIZ
Bu rotayı gördükten sonra Kızılcaöğütmen Mahallesi'ne doğru ilerliyoruz. Karşılıklı birkaç ev bulunuyor. Yaz-kış yaşayan insanlar bulunuyor. Biz de bu sevimli mahallede saat 12:00'da öğle yemeğimizi yiyelim diyoruz. Yemek sonrası hemen yola devam ediyoruz.

Rota yine yükselmeye başlayıp, 350 metrelere ulaşıyor. O sırada Çiftlik Koyu'na nazır ilerliyoruz.
YUKARILARDAN ÇİFTLİK KOYU
Tepelerden, uzaklarda gözüken sivri külah acaba Kızlarsivrisi midir?
UZAKLARDA BİR ULU DAĞ GÖRÜNÜYOR

Bundan sonra rota hafif iniş, çıkışlarla ama genelinde inerek Kumlubük'e kadar devam ediyor. Ama biz tepelerin tadını çıkartarak ilerliyoruz.
TEPELERDEN MANZARA
Rota dünkü rotaya göre işaretleme açısından daha iyi gibi gözüküyor. Kızılcaöğütmen sonrası rotada babalarla işaretlemeler başlıyor.
ROTADA GÖRDÜĞÜMÜZ İLK BABA
Rotada inişte 300 metreler civarı güzel kamp yerleri bulunuyor. Ama tabi ki su yok. Biz hızlı bir inişle 80 metrelerdeki Gerbe Kilise kalıntılarına saat 13:20 de ulaşıyoruz.
GERBE KİLİSE KALINTILARINI İLK GÖRDÜĞÜMÜZ AN
Kilise hakkında bir bilgi bulmak zor. O sebeple sadece çekebildiğim fotoğrafları paylaşıyorum.
KALINTILARDAN BİRİ
KİLİSENİN ANA BİNASI OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜM YER
GERBE KİLİSE'DE BAŞKA BİR AYRINTI
YİNE GÜZEL BİR AYRINTI
Gerbe Kilise'den 70 metrelere kadar inip, toprak yola ulaşıyoruz. Kumlubük'e doğru yol alıyoruz. Yukarılardan Kumlubük'ün bir fotoğrafını çekmeyi ihmal etmiyorum.
KUMLUBÜK'E AZ KALA
Kumlubük sahile saat 14:15'te ulaşıyoruz. Yol kenarındaki tabeladan daha Amos için 2 kilometremiz olduğunu öğreniyoruz. Sahile inip, biraz dinleniyoruz.
KUMLUBÜK SAHİLİ DİNLENMECE

Çok oyalanmadan sahil boyu ilerlemeye başlıyoruz.
KUMLUBÜK SAHİLDEN BİR GÖRÜNTÜ
Anladığım kadarıyla burası sessiz, sakin bir yer. Birkaç balıkçı restoranı, bolca otel ve güzel uzun bir plaj bulunuyor. Ulaşımı da çok kolay olmadığından yazın da çok kalabalık olmaz diye düşünüyorum
SAHİLDEN İLERLİYORUZ
Tam üstteki fotoğrafta çukur bölgenin yanındaki çıkıntı Amos, soldaki dik yükselti ise Amos sonrası çıkacağımız güzel yükselti oluyor.
UZUN SAHİLİ GEÇİYORUZ
Sahil bitince sol koldan 60 metrelerdeki Amos'a doğru yükselmeye başlıyoruz. Yola bizi fotoğraflardaki tahta merdivenler çıkartıyor.
YOLA ÇIKMADAN HEMEN ÖNCEKİ TAHTA MERDİVENLER

Çıkar çıkmaz hemen sağınızda Amos tabelasını görebilirsiniz.

AMOS ANTİK KENTİ GİRİŞİ
Tarihi 2200 yıl öncesine uzanan kentin girişi ücretsiz. Kumlubük sahiline nazır güzel bir tepeye konumlanmış durumda. Yola çıkarken kente ait işlenmiş taşları da görmeniz mümkün. Ama öncesi kent hakkında kısa bir bilgi vermeli.

Amos Antik Kenti
Rodos birliğinin önemli kentlerinden Amos, Helen dilinde ”Ana Tanrıça Tapınağı” anlamına geliyormuş.Tepe üzerinde kurulan kentin etrafı 1,8 metre kalınlığında ve 3,5 metre yüksekliğinde kulelerle desteklenmiş surlarla çevrilmiş.
TEPEDEKİ KULELERDEN BİRİ
Helenistik devirden Doğu Roma dönemine kadar sürekli yerleşim gören kentin, ayakta kalan en önemli yapısı ise tiyatrosuymuş.
KENTİN TİYATROSU
Amos, çevresindeki koyları görebilen hakim bir noktada kurulmuş. Güneşin doğuşu ve batışını görebilme imkanı sunan antik kentte, teraslar da yer alıyor.
KENTİ DOLAŞMANIZI SAĞLAYACAK YOL
Rodos’un karşı yakasının önemli yerleşmelerinden sayılan ve günümüze kadar kazı çalışması yapılamayan Amos Antik Kenti’ndeki tiyatroya iki ayrı kent suru aşılarak ulaşılıyor.

Bizse daha keşfedilmemiş bu güzel kenti dolaştıktan sonra tekrar yola çıkıyoruz. Hemen kentin dibindeki tabelayı görüyoruz.
DAHA 10 KİLOMETRE YOLUMUZ VAR
Yolun karşısına geçiyoruz. Tüm gün beklediğimiz, 60 metreden 308 metreye kadar çıkmak zorunda olduğumuz o yorucu bir tırmanış başlıyor işte. Fakat saat 15:00'i gösterirken iki gündür yürüyüş halinde olan bedenler yorulmuş mu acaba? Ehh bir de güneş tepedeyken bu çıkış biraz yoruyor bizi sanki.
YÜKSELİRKEN ARKAMIZDAKİ MANZARAMIZ
Orman içi yoldan 308 metreye yükselip, inişe geçiyoruz. Turunç'a inmeden aşağıdaki taştan, şirin evi görüp, geçiyoruz.
YOL ÜSTÜ BİR TAŞ EVE DOĞRU
Ve saat 16:30'da bu mevsimde terk edilmiş kent gibi gözüken Turunç'a ulaşıyoruz.
TURUNÇ'TA YATLAR
Bir pastahanede oturup, yorgunluk çayı içerken açı gerçeği de öğreniyoruz. Turunç sonrası yine bir 300 metrelere çıkış ve iniş gözüküyor. Ayrıca saat de geçerken, hava kararmaya doğru ilerliyor. Biraz telaşlanıyoruz ama hemen yedek su ve yiyecek alıp, çok hızlı bir şekilde rotaya giriyoruz.

Koşa koşa saat 16:45'te çıkışa başlıyoruz. Bu bölümde rota bizi önce 140 metrelere taşıyıp, biraz düz yol aldıracak ve tekrar tırmanışa geçip, 280 metreye çıkaracak. Daha sonra tekrar 210 metrelere inip, tekrar 260 metrelere çıkartacak. Sonra da İçmeler'e ineceğiz.

Tüm bu anlattıklarımı resmen koşa koşa, hiç durmadan gerçekleştiriyoruz. Sanki rotada uzun zaman yürünmemiş gibi bazı yerlerden geçmek bizi biraz oyalıyor.Ama tepelerden İçmeler manzarası göründükçe daha bir hızlanıyoruz sanki.
YAKIN GİBİ GÖZÜKSE DE ÇOK UZAK :)
Yakın gibi gözükse de tepelerde döne döne ilerlemek, ama hedefe ulaşamamak biraz geriyor galiba bizi. Hele şehre inen son kayalıklı bölüm hiç bitmedi sanki.
SON BÖLÜMLER
Koşa koşa ilerlerken birden bu geçitte bulunca kendimizi yolun bittiğini anlıyoruz.
ROTANIN BİTİŞİ YA DA BAŞLANGICI
Saatler 18:30'u gösterirken, hava kararmaya yüz tutmuşken bir rotayı daha bitiriyoruz. Günün özeti 28 kilometre 1200 metre irtifa.

Nefeslenmek için soluğu yol üstü bir bakkalda alıyoruz. Zaten hemen sonra da Marmaris minibüsü geliyor. Geç saatlere kadar İçmeler'den Marmaris'e kadar minibüs bulabilirsiniz. Minibüs'e 3 tl ödeyerek Marmaris'e giderken birbirimize bakıp, son 2 saattir nasıl bir halde olduğumuzu hatırlayıp, gülüyoruz. Ortak cümlemiz 

"Bugün iyi ki iki kişiymişiz" oluyor.

Bu da benim 2 günlük Karia-Bozburun Yarımadası güncemin sonu oluyor. Umarım gidecek olanlara faydalı olur. Şimdiden yola düşeceklere keyifli işaret izi sürme diliyorum.

ŞENAY KILIÇ





2 yorum:

Unknown dedi ki...

fotoğraflarla desteklenmiş 2 gün özeti olmuş.Teşekkür ederim.Kendimce bir eleştiri yapmam gerekirse bu tarz rotalarda en önemli şey su.Rotada su durumu nedir? Bu konuda maalesef yardımı dokunacak bilgi yok yazınızda.

AZ GİTTİK UZ GİTTİK dedi ki...

Merhaba su kaynağı yok diyebilirim. Köylere denk geldiğinizde bulursunuz ama aralarda ne yazık ki yok..Keyifli faaliyetler dilerim.