9 Mayıs 2018 Çarşamba

FRİG YOLU-2 . ETAP-Yumaklı / Büyükyayla-57 Kilometre

506 kilometrelik Frig Yolu'na kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yaklaşık bir ay önce Yenice Çiftliği-Yumaklı arasını yürüdüğümüz rotanın bu kez Yumaklı-Büyükyayla Köyü arasında kalan 57 kilometrelik bölümünü yine 2 günde bitirmeye niyetliyiz.
Ekip bu kez 18 kişiden oluşuyor. İstanbul'dan Aslıhan Yılmaz, Murat Gökşen, Songül Karadeniz Ülgen, Kudret Aytaç, Mete Güneş, Önder Kiremitçi, Elif Demir, Aslı Akbay, Onur Madran, Özlem Kaçar, Mustafa Özdabak, Hanife Selçuk, Ayhan Kılıç, Şenay Kılıç  olarak İstanbul'dan servis arcıyla Sabuncupınar'a ilerlerken, Mahmut Ergenç ve Esin Dinç arkadaşımız kendi özel araçlarıyla İstanbul'dan, Ayşe Eraslan ve Mümtaz Kemal Bilir Eskişehir'den araçlarıyla gelerek faaliyete katıldılar.
5 Mayıs Cumartesi 2018 gece saat 01.30'da İncirli'den kalkan aracımız tüm ekibi toplayarak sabah saat 06.00'da çok sevdiğimiz Sabuncupınar Frig Evi'ne ulaştığında Frig Evi işletmecileri Gürcan Bey ve Mürvet Hanım arı gibi çalışıyorlardı. 
Ekibimizse hemen odalara yerleşip, Frig Evi'nin güzel kahvaltı sofrasına yerleşmeye çalışıyordu.
BİR MASADA METE-MURAT-HANİFE VE ASLIHAN
BAŞKA BİR MASADA ÖZLEM-ELİF-ASLI VE ÖNDER

YER SOFRASINDA MAHMUT VE KUDRET

BAŞKA BİR MASADA MUSTAFA-SONGÜL-ONUR-ESİN-AYHAN VE BEN
Keyifli bir kahvaltı sonrası tüm ekip Frig Evi'nin güzel merdivenlerinde bir kez daha  fotoğraf çektirip, yola çıkıyoruz.
TREK5000 EKİBİ FAALİYETE HAZIR
Fotoğraf çekimi sonrası arabalarıyla gelen arkadaşlarımızla birlikte hep beraber servis aracına doluşup, geçen sefer faaliyeti sonlandırdığımız Yumaklı Köyü'ne doğru saat 08.10'da yola çıkıyoruz.
Frig Evi'yle Yumaklı Köyü arasında 30 kilometre bulunuyor. Fakat köy yollarından çok hızlı ilerleyemediğimiz için Yumaklı'ya ulaşmamız 45 dakika sürüyor.
1310 metredeki Yumaklı Köyü'ne varınca son hazırlıklarımızı da yapıp, saat 09.00'da rota tabelasının altında toplanıyoruz.
İLK TABELANIN ÖNÜNDEYİZ-YUMAKLI-LÜTFİYE-6 K
Rota Yumaklı Köy çeşmesinin tam karşısındaki toprak yoldan hafifçe yükselerek başlıyor.
ROTANIN İLK ETAPLARI
Bu toprak yolu geçer geçmez, Frig rotalarının klasik çeşmelerinden biriyle karşılaşıyoruz hemen.
YUMAKLI KÖYÜ ROTASINDA İLK ÇEŞME
Çeşmede biraz ferahlayıp, günün parkuruna yeşillikler içinde dalıyoruz. Yürüdüğümüz bölüm, köyün arkalarında saklanmış bir vadi konumunda gözüküyor.
ROTA YEŞİLLİKLER İÇERİSİNDE İLERLİYOR
Saat 09.20'de ağaçlık bir alanda kısa bir ihtiyaç molası verip, yola devam ediyoruz. Hafifçe bir yükselme yapıyoruz.
GÜNÜN İLK İHTİYAÇ MOLASI
Ağaçların arasında ilerleyerek, keseceğimiz toprak bir yola ulaştığımızda yeni bir rota tabelası görüyoruz. Lütfiye'ye 4 kilometre kaldığını öğreniyoruz.
LÜTFİYE KÖYÜ'NE 4 KİLOMETRE VAR
Tabelanın olduğu yer daha önce yürüdüğümüz Fındık Vadisi ile Zahran Vadisi'ne geçişi hazırlayan bölüm gibi gözüküyor.
Dibimizdeki bu toprak yol bizim izleyeceğimiz güzergahta aşağılara doğru devam ediyor. Biz de onu takip ediyoruz.Rotanın her iki tarafı da yemyeşil.Çam ağaçları etrafımızı sarmış durumda.
VADİYE DOĞRU İLERLERKEN
İlk yürüdüğümüz Frig rotasına göre bu kez bambaşka bir yerdeyiz gibi. Zaten buraya gelmeden bu etabın daha farklı ve güzel olacağı ile ilgili Frig Yolu kitabının yazarı Hüseyin Sarı tarafından bilgilendirilmiştik.
EKİBİN KEYFİ YERİNDE
H
ava sıcaklığı bizleri bunaltmadan, çok keyifli bir yürüyüş yaparak sağ tarafta yaşlı bir amca görünceye kadar ilerlemeye devam ediyoruz. Böylece köye yaklaştığımızı da anlıyoruz.
Aynı anda tam sağ hattaki kayalıklarda; kayalara işlenmiş Türk bayrağını görünce fotoğrafını çekmeden edemiyoruz.
BAYRAK SEVGİSİ KAYALARA İŞLENMİŞ
Zaten kısa bir süre sonra da Lütfiye Köyü'ne bizi yöneltecek ana yola doğru yaklaşıyoruz.
LÜTFİYE KÖYÜ ANA YOLUNA DOĞRU İLERLERKEN
Yol ağzında inekleriyle birlikte bir köylüyle karşılaşınca kısa süreli bir sohbet edip, yola devam ediyoruz.
SÜRÜ BU HALİYLE ÇOK GÜZELDİ
Ana yola bağlanan yerde hem bir çeşme hem de rota tabelası bulunuyor. 
Tabelanın altında saat 10.00'da rota fotoğrafımızı çektiriyoruz.
KÖYE 1 KİLOMETRE VAR
Sonra ana yola girip, köye kadar mıcır-asfalt yoldan ilerlemeye başlıyoruz. Yolun her iki yanı da yine yemyeşil alanlarla dolu.
LÜTFİYE KÖYÜ'NE DOĞRU
Köy tabelasına kadar bu yoldan ilerliyoruz. Küçük bir köy olan Lütfiye, rotanın Kütahya ili sınırlarındaki son köyü konumunda oluyor. Köyün bir başka özelliği de bölgeye bu kaya yapısını veren Türkmen Dağı'nın rotada en yakın köy olmasıymış.
LÜTFİYE KÖYÜ TABELASI
Köyün içine doğru ilerliyoruz. Bölgedeki birçok köyde olduğu gibi pek insan göremiyoruz.
LÜTFİYE KÖYÜ İÇLERİNE DOĞRU
Köyde geleneksel mimari olduğu gibi bazı yaratıcı mimari tarzda binaları da görüyoruz.
NE OLDUĞUNU ANLAYAMADIĞIMIZ  YENİ YAPILARDAN BİRİ

BÖLGEDEKİ GELENEKSEL EV TİPİ
Ahşap, geniş giriş kapılarıyla evler dizi dizi yan yana dizilmiş haldeler. Evlerden birinde bir teyze görüyoruz. Bizi güler yüzle karşılayıp, bir de çay içmeye davet etse de yolumuz uzun olduğu için teşekkür edip, yürümeye devam ediyoruz. Yol köy meydanına kadar getiriyor bizi.Meydanda rota tabelası, köy çeşmesi, park, cami ve köy evini görmeniz mümkün.
LÜTFİYE KÖYÜ ÇEŞMESİ

ROTA TABELASI

BİZİMKİLER LÜTFİYE KÖYÜ PARKINDA EĞLENİYORLAR

LÜTFİYE KÖYÜ CAMİ
Sularımızı bölgenin suyu içilebilen çeşmesinden doldurup, Sandıközü'ne doğru rotaya devam ediyoruz.Yol kenarında ilginç köy evlerine bakmadan edemiyoruz.
EV Mİ? ATÖLYE Mİ? ANLAYAMADIK
Sandıközü'ne kadar 3 kilometre yol var. Bu yolun tamamı mıcır-asfalt şeklinde ilerliyor. Yol bu halde olsa da keyfimiz öyle yerinde ki! Her taraf yemyeşil ve sarı. Durup, durup fotoğraf çektirmeden edemiyoruz.
UZAKLARDAN LÜTFİYE KÖYÜ

BAYILDIK BU RENKLERE
Yol dümdüz ilerlerken bir ara solumuzda bir çeşme gözükünce yine su dolduruyor ve elimizi yüzümüz yıkıyoruz.
YOL ÜSTÜ ÇEŞME BAŞINDAYIZ
Artık yavaş yavaş Sandıközü Köyü uzaklardan gözüküyor. Köye doğru odaklanmışken yükseklerde farklı kuşlar görüyoruz. Leylek mi? Balıkçıl mı? Bir türlü karar veremiyoruz.
SANDIKÖZÜ KÖYÜ UZAKLARDAN GÖZÜKÜYOR
Köye doğru dönen yola gelmeden geçen etapta bolca gördüğümüz eski mezarlardan birini daha sağ tarafta görüyoruz.
ESKİ MEZARLIKLARDAN BİRİ
Solumuzda bizi takip eden dere ile mıcır-asfalt yoldan rota tabelasına kadar ilerliyoruz.
EKİBİN BİR BÖLÜMÜ ROTA TABELASININ ALTINDA
Rota tabelasını geçtikten sonra bir köprüden geçip, köye doğru ilerliyoruz.
KÖPRÜ VE KÖY TABELASI
Köye girerken sol taraftaki evlerden bize bakan köylülere el sallıyoruz. Birkaç kişi görmek hoşumuza gidiyor.
SANDIKÖZÜ KÖY MEYDANI'NA DOĞRU
Saat 11.00'da köy meydanına doğru yavaş yavaş ilerlerken artık Eskişehir ili sınırlarında olduğumuzu da hatırlıyoruz.

Köy meydanında muhtarlık ve  bir kahve var ama işlevsel değil gibi. Bizler hemen meydanın önünde yapılmış, sedir gibi banklara oturup, biraz dinleniyoruz.
SANDIKÖZÜ KÖYÜ MUHTARLIĞI

MEYDANDA DİNLENİYORUZ
Meydanda tuvalet de bulunuyor. Ama bizden başka kimse yok gibi yine. 1-2 araç geçiyor o kadar.
MEYDANDAN BİR GÖRÜNÜM

BURASI SEYİTGAZİ BELEDİYESİ'NE BAĞLI
1100 Metrelerdeki Sandıközü Köyü artık Zahran Vadisi'ne geçişimizi sağlayacak son köy. Köyden sağımızda Akın Deresi denilen dereye paralel şekilde, toprak bir yoldan ilerleyerek ayrılıyoruz.
AKIN DERESİ'NE PARALEL BİR ŞEKİLDE İLERLİYORUZ
Yol bir süre sonra çayırlığın üzerinden patika yola dönüşerek Zahran Vadisi'ne doğru ilerliyor. 
KÖYDEN AYRILIRKEN
Çok kısa bir süre sonra da sol tarafımızda yıkıntı halinde bir eski değirmen görüyoruz.
ESKİ DEĞİRMENDEN BİR GÖRÜNÜM
Değirmeni gördükten sonra üzerinde bulunduğumuz patika-traktör yolundan bir süre daha devam ediyoruz. Sonra yol biraz daha belirsizleşiyor.
BİR SÜRE BU YOLDAN İLERLİYORUZ
Bu belirsizleşen yoldan ayrılıp, Zahran Vadisi girişine, orman içine doğru yöneliyoruz.
VADİNİN GİRİŞİNE DOĞRU
Dere sağ tarafımızda bizimle birlikte ilerlemeye devam ediyor. Vadiyi geçmek için dereyi birçok kez geçeceğiz. İşte ilk geçiş saat 11.40'da başlıyor.
DERE GEÇİŞİ-1
Zahran Vadisi Frig Rotası'nın en güzel yerlerinden biri diye ünlenmiş. Gerçekten de öyle gözüküyor. Rotada işaretlemeler çok sık olmasa da var. Ama diyelim ki işareti kaybettiniz, o zaman Akın Deresi'ni takip ederseniz vadiden çıkışa ilerlersiniz.
Bugün bize düşen sanırım dereden bir çok geçiş yapmak olacak gibi.
DERE GEÇİŞLERİNDEN BİRİNDE
Çoğunluğumuzun yedek botu olmadığı için, ertesi günü de düşünerek ıslanmamaya çalışıyor ve dikkatli bir şekilde çam ağaçlarının altından ilerliyoruz.

Bu sırada vadi çok güzel manzaralar veriyor. Mutlaka buralardan geçerseniz bu güzelliği fotoğraflayın.
ÇAM AĞAÇLARI ALTINDA AKIN DERESİ İLE BİRLİKTE
Ara ara devrilmiş ağaçların üzerinden geçerek, patikada ilerleyerek dereden ayrılsak da tekrar dereyle buluşmamız uzun zaman almıyor.
ORMAN İÇİ İLERLERKEN
Dere geçişlerinde bir heyecan, bir bekleyiş başlıyor. Sağ olsun Mahmut yanındaki yedek ayakkabısıyla geçişlerde hepimize yardımcı oluyor.
GEÇİŞLERDEN BİRİNDE
Rota işaretleri yerlerde, kayalarda özellikle ağaçlarda belirgin bir şekilde ara ara göze çarpıyor.
ROTA İŞARETLERİNDEN BİRİ
Saat 12.00 gibi rota bizi koca bir ağacın devrildiği noktadan tekrar karşıya geçirmeye başlayınca tekrar dereye doğru inişe geçiyoruz.
DEREYE DOĞRU İNERKEN
Tüm grup dereyi geçmeye çalışırken bu yıkılmış ağacı da değerlendirenler çıkıyor aramızda.
KUDRET AĞAÇTAN GEÇMEYİ TERCİH EDİYOR
Saat 12.10'da dereyi geçtiğimiz noktadaki yeşillik, geniş alanda öğle yemeği molası veriyoruz.
ÖĞLE YEMEĞİNDEYİZ
Yarım saatlik yemek molası sonrası vadideki yolumuza devam ediyoruz. Kocaman, iri bir kaya parçasının dibinden geçen rota bizi tekrar orman içi yola ulaştırıyor.
KOCAMAN BİR KAYANIN DİBİNDEN GEÇİYORUZ

ORMAN İÇİNDEN İLERLİYORUZ
İlerlediğimiz bölgede sağlı sollu kayalarda mağaralar görüyoruz. İçlerine girmesek de durup, inceliyoruz.
MAĞARALARDAN BİRİ
Patika yol bizi bir süre sonra tarlaların arasından ilerleyen daha geniş bir toprak yola bağlıyor.Yeşillikler arasından ilerliyoruz.
TARLALARIN İÇİNE DOĞRU
Sağ tarafımızda kayalara oyulmuş mağaraları görünce rota yoldan gitmiş olsa da çok katlı mağaraları incelemek için o tarafa doğru ilerliyoruz.
Bu mağaralar; gelmeden kaynaklarda okuduğumuz gibi üzerinde bir de ahşaptan merdiven barındırıyor. Hangi zamana ait olduğu ise hepimiz tarafından merak konusu oluyor. Frig Yolu Kitabı'ndan öğrendiğim kadarıyla bu mağaralardan dolayı köylüler bu mevkiye Hallıören ismini takmışlar.
ÜZERİNDE MERDİVEN OLAN MAĞARA
Mağaranın bulunduğu bölümün önünden bu kez dere solumuzda kalacak şekilde ilerlemeye devam ediyoruz.
DERE SOLUMUZDAYKEN İLERLEMEYE DEVAM EDİYORUZ
Kısa bir süre sonra tekrar dereyi geçip, sol bölümde bulunan patikadan yükselerek, ilerlemeye başlıyoruz.
DEREYİ GEÇERKEN
İlerlediğimiz patika yol bizi bir sırta taşıyor, kısa bir süre sonra da toprak bir yola bağlanıyoruz.
DERE GEÇİŞİ SONRA İLERLEDİĞİMİZ PATİKA YOL

VE ULAŞTIĞIMIZ TOPRAK YOL
Bu toprak yolda ilerlerken yine farklı farklı kuşlar görüyoruz. Hepimizin beklentisi vadide olduğu söylenen kartalı görmek ama sanırım kartal dışında her şeyi görüyoruz. Bu bölgeye kuşçular gelse çok mutlu olurlar gibi gözüküyor.
İzlediğimiz bu toprak yol bizi Gökçenoluk Köyü'ne bağlı Dere Mahallesi'ne getiriyor. Tam mahalleye ilerlerken toprak yol üzerinde gördüğümüz kelebekler tüm ekibin yüzünü güldürüyor ve oyalıyor.
YOL ÜSTÜNDE GÖRDÜĞÜMÜZ KELEBEKLER
Sanırım bu kelebek Kutsal Mavi Kelebek türlerinden biri. Kelebekler hiç kıpırdamadan durunca hepimiz fotoğraflarını çekmeyi fırsat biliyoruz. 
Tabi işi biten rotaya devam ediyor. Mahalleye girişte sağlı sollu yıkık, eski binalar görüyoruz.
MAHALLENİN GİRİŞİNDE ESKİ BİNALAR KARŞILIYOR BİZİ

TOPRAK YOLDAN İLERLİYORUZ
Mahallenin girişinde solda, ağıl yapılmış bir mağara görünce dayanamayıp, fotoğrafını çekiyorum.
MAĞARA-AĞIL
Saat 14.00'da Dere Mahallesi'ndeki rota tabelası altında fotoğrafımızı çektiriyoruz.
DERE MAHALLESİ ROTA TABELASINDAYIZ

SANDIKÖZÜ'NDEN İKİZOLUK'A
Bu sırada havlamalarıyla bizi rahat bırakmayan köpekten kurtulmak için mahallenin çıkışına doğru ilerliyoruz.
BİZDEN PEK HOŞLANMAYAN KÖPECİK
Görünen o ki mahalle 4-5 aileden oluşuyor. Bu kadar az yerleşim olmasına rağmen bir arada gördüğümüz en fazla insan burada bulununca biraz komik oluyor.

İlerlerken köylülerden biri suyu bitenlere köyün güzel suyundan veriyor. Koca bir damacana çoğu kişinin ihtiyacını karşılıyor.
SU DOLDURURKEN
Mahallenin evlerini geçince bir duvar kenarında oturup, bir şeyler atıştırıyoruz.
KISA BİR MOLA ANI
Bu sırada mahalleden bir genç yanımıza geliyor ve bizimle sohbet ediyor. Ondan gündüz vakti bölgenin ünlü geyiklerini göremeyeceğimizi öğreniyoruz. Ya sabah çok erken bir saatte ya da hava karardığında görebilirsiniz diyor. Bölgede kurulan fotokapanlarla geyikleri görmek mümkün oluyormuş.

Bu kısa sohbet sonrası saat 14.15'te tekrar yürüyüşe devam ediyoruz. Mahallenin çıkışında sol tarafta önce tahtadan bir köprü görüyoruz.
MAHALLEDEN ÇIKARKEN

MAHALLENİN ÇIKIŞINDAKİ TAHTA KÖPRÜ
Sonra köprüyü geçer geçmez rota sol tarafa doğru dönüyor hafiften ve yeşillikler içinde ilerliyoruz.Birden solumuzda yine bir yıkıntı ile karşılaşıyoruz. Büyük olasılıkla burası köylülerin Sığır Eğreği veya Hızardere  adını verdikleri bölgedeki eski değirmen kalıntıları oluyor.
ESKİ KALINTILARDAN BİR GÖRÜNÜM
Bu değirmen kalıntıları sonrası rota vadiye doğru ilerliyor. Bu kısımda izlediğimiz rota daha bir vahşileşiyor ama daha heyecanlı bir hale geliyor. Vadiye girer girmez de tekrar dere geçişleri başlıyor.
EVET DERE GELİYOR DEREE!!
Gün boyu o kadar çok dere geçiyoruz ki saymadan edemiyorum. Biraz yürüyor dereden geçiyoruz, biraz yürüyor dereden geçiyoruz.
GEÇİŞLERDEN BAŞKA BİRİ
Tam 18 geçiş yapıyoruz. Bir ara çok kısa bir süre yol yine orman içi ilerleyerek devam ediyor.
ORMAN İÇİ İLERLERKEN
Derenin her iki yanı da bölgeye has kaya oluşumları ile çevrili durumda. Ara ara kayalıkların altından ilerlemek zorunda kalıyoruz.
KAYA ENGELLERİNİ GEÇERKEN
Geçişler eğlenceli oluyor. Yine uzun kuyruklarla dere geçişi yapmaya devam ediyoruz.
DERE GEÇİŞ KUYRUĞU
Bir ara yine bir geçiş yerinde bu kez koca bir ağacın üzerinden geçiş yapıyoruz.
AĞACIN ÜZERİNDEN KARŞIYA GEÇİYORUZ

EKİP SIRAYLA GEÇİŞİ TAMAMLIYOR
Ağacın üzeri dev karıncalarla dolu. Geçiş yaparken bizi güzelce ısırıyorlar. Ama yine de enteresan bir geçiş oluyor.Bu sırada vadide ilerlerken her iki yan duvarlara bakarsanız mağaraları görmeniz mümkün.
VADİNİN YAN ÇEPERLERİNDEKİ MAĞARALARDAN BİRİ
Dere yanındaki patikadan ilerlerken kaya geçişlerinde ara ara rota işaretleri de göze çarpıyor.
KAYALARDA ROTA İŞARETLERİ
Saat 15.30'a gelirken vadi biraz daha genişliyor ve yan duvarlardaki kayalar biraz daha alçalıyor.
VADİ GENİŞLEMİŞKEN
Saat 15.30'da kısa bir çay molası veriyoruz. Fakat biz mola verdiğimiz anda gökyüzü feci bir şekilde kararmaya başlıyor.
KISA BİR ÇAY MOLASINDAYIZ
Saat 15.45'te tekrar rotaya devam ediyoruz. Artık Zahran Vadisi'nin sonlarına doğru geldiğimizi anlıyoruz. Dere iyice daralıyor, kısa ağaç geçişleri yapıyoruz.
VADİDEN ÇIKARKEN
Bir süre sonra da derenin yanında geniş bir yeşillikte yürür hale geliyoruz. Bu yeşillik alanda yine sağda ve solda mağaraları görmeniz mümkün.
YEŞİLLİK BOYUNCA İLERLERKEN
Bu kısımdaki parkur sol tarafta bir köprü gördükten sonra bizi ana yola ve rota tabelasına bağlıyor.
ANA YOLDAKİ KÖPRÜ
Bu köprüden sola devam ederseniz Çürüttüm Köyü'ne ilerliyorsunuz. Bizse saat 16.15'te yola çıkınca sağ kolda kalan rota tabelasına ulaşıyoruz.
İKİZOLUK KÖYÜ'NE 3 KİLOMETRE VAR
Kısa bir süre ana yolu takip ettikten sonra sağda bulunan bir çeşmeden tekrar patikaya girip, İkizoluk Köyü'ne doğru hafifçe yükseliyoruz.
KÖYE DOĞRU PATİKADAN YÜKSELİRKEN
Bu sırada hava iyice kararmaya devam ederken, güzel bir rüzgarda yüzümüze karşı estirmeye başlıyor. Köye saat 17.00'da yağmur bizi yakalamadan 27 kilometre yürüyerek ulaşıyoruz.
İKİZOLUK KÖYÜ'NE GİRERKEN
İKİZOLUK KÖYÜ EVLERİNDEN BİRİ

İKİZOLUK KÖYÜ'NDEN BİR GÖRÜNÜM

VE ARABAMIZA ULAŞTIĞIMIZ AN
Hemen aracımıza binip, dönüşe geçiyoruz. Biz arabaya biner binmez de yağmur başlıyor. Çok şanslıyız yani.

Bozuk köy yolları ve bağlantı sorunları nedeniyle Frig Köy Evi'ne ulaşmamız biraz gecikiyor. Saat 18.30'a doğru gelirken Sabuncupınar'a ulaşıyoruz. Hemen herkes duş alma işlemine dalarken, işi bitenlerle akşam yemeği için salonda toplanmaya başlıyoruz.
Önder arkadaşımızın önderliğinde birkaç kişi esnetme hareketi yapıyor. Biz de onları izliyoruz.
BİRAZ ESNETME FENA OLMAZ DEĞİL Mİ?
Ve Mürvet Hanım ile Gürcan Bey'in ellerinden çıkmış güzel akşam yemeğimizin başına geçiyoruz.

Herkes yerine oturmuşken elma gibi kızarmış yanakları ve yorgun ama mutlu yüzleri fotoğraflamak istiyorum.
YANAKLAR KIPKIRMIZI
YEMEKLER KEYİFLE YENİYOR

MUTLU YÜZLER

SEDİRDE KİMLER VAR BAKALIM?

VE BU DA SON MASAMIZ
Peki Frig Evi akşam yemeğinde bize neler neler hazırlanmış  bir bakalım mı?
MERCİMEK ÇORBAMIZ VE SALATAMIZ ÖNCE GELENLERDEN

ASMA VE LABADA YAPRAĞI SARMASI ÇOK İLGİ TOPLUYOR

CİMCİK MANTISI İSE BİZİ BAYAĞI ŞAŞIRTIYOR

O KADAR YEMEKTEN SONRA ANA YEMEK BİRAZ ZORLUYOR BİZİ

KABAK TATLISI SEDİRDE ÇAYLARIMIZIN YANINI SÜSLÜYOR

Bu leziz ve göz doldurucu akşam yemeği için Frig Evi işletmecileri Gürcan Bey'e ve Mürvet Hanım'a çok teşekkür ediyoruz.
Efendim gerçekten uzun ama dolu dolu bir gün geçiriyoruz. Sedirde ayaklarımızı uzatıp, çaylarımızı içtikten sonra sabah 07.00'de kahvaltıda buluşmak üzere ekip elemanlarımızla ayrılıyoruz. 

GÜNÜN TEKNİK VERİLERİ
Yumaklı-Lütfiye Köyü:6 K
Lütfiye-Sandıközü: 3 K
Sandıközü-Zahran Vadisi: 9 K
Zahran Vadisi-İkizoluk Köyü: 9 K
Toplam Yapılan Kilometre: 27 K
Çıkılan Toplam İrtifa: 468 Metre
İnilen Toplam İrtifa: 612 Metre

NOT: Rota fazla yükselti içermiyor. Su kaynağı her Frig rotasında olduğu gibi bol bol. Yalnız dere geçişleri su yükseltisine bağlı olarak sorun teşkil edilebilir belki. Bunun dışında bolca enteresan kuşu görebileceğiniz muhteşem bir rota.

6 Mayıs 2018 Pazar günü saat 06.15'te kalkıp, sabah hazırlıklarımızı yapıp, 07.00'de kahvaltı masasında buluşuyoruz. Keyifli bir kahvaltı sonrası  ayağı su toplayan Aslı arkadaşımız hariç tüm ekip yani 17 kişi olarak servis aracımıza binip, tekrar İkizoluk Köyü'ne doğru yola çıkıyoruz. 
Yol yine uzun sürüyor. Yolculuk sırasında köyler arasında tarlalarda gördüğümüz Angut kuşları hepimizin ilgisini çekiyor. Onlarla oyalanıyoruz.
İkizoluk Köyü'ne ulaşmamız ise saat 09.00'ı buluyor. Bir önceki gün araca bindiğimiz yerde, inip yürümeye başlıyoruz.
İKİZOLUK KÖYÜ'NDEN YÜRÜYÜŞE BAŞLIYORUZ
Köyden ana yola doğru ilerlerken sol tarafta yine eski mezarların olduğu bir alanı görüyoruz.
İKİZOLUK KÖYÜ MEZARLIK ALANI
Biraz daha ana yola doğru inip, ana yolun karşısına doğru ilerliyoruz. İlerleyeceğimiz rotanın tabelası altında günün ilk grup fotoğrafını da çektiriyoruz.
GÜNÜN İLK TABELASINI GÖRÜYORUZ
Saat 09.15'te rotaya giriş yapıyoruz. Rota köyün karşı kısmında bizi geniş tarlalara taşıyor.
TARLALAR ARASINDA
Uzun süre buğday tarlaları arasından  genelde düz bir hatta yani yükselti olmadan ilerliyoruz.
BİTMEYEN TARLALAR ARASINDA 
İkizoluk Salihler Köyü arası 7 kilometre gözüküyor tabelada. Bakalım yağmur gelmeden Salihler'e ulaşabilecek miyiz? Bugün hava bol bulutlu çünkü.

Saat 10.30 gibi tarlaların bittiği geniş bir alanda kısa bir çay molası veriyoruz.
GÜNÜ İLK MOLASI
Bulunduğumuz hattan sağa doğru dönerek Salihler Köyü'ne doğru ilerliyoruz.
SALİHLER KÖYÜ'NE DOĞRU DÖNÜYORUZ
Karşımıza sürüsüyle bir çoban çıkınca onunla birlikte sohbet ederek köye doğru yürüyoruz.
ÇOBAN ÖNDE BİZ ARKADA İLERLİYORUZ
Sabah erken saatlerde koyunlarını otlatmaya çıkaran ve aslında bir mali müşavir olan Çoban Cengiz günün bu öğle saatinde köyüne geri dönüp, akşamüstü tekrar koyunlarını çıkartmayı düşünüyormuş.
SALİHLER KÖYÜ'NE AZ KALA
Köye önümüzde koyunlarla birlikte saat 11.00'da giriyoruz. Köye girer, girmez de köy meydanındaki rota tabelasında anı donduruyoruz.
SALİHLER KÖYÜ ROTA TABELASI
Köy meydanında köyün camisi, muhtarlık odası ve köy odası bulunuyor. Köyün ana yolundan yürüyerek köyü geçiyoruz.
SALİHLER KÖYÜ MUHTARLIK BİNASI

KÖYÜN CAMİSİ

KÖYÜN İÇLERİNE DOĞRU
Bizimle köye giren Çoban Cengiz'in ağılının köşesinde bir duvara dayalı köy heyetini görünce durup, selamlaşıyoruz. Meğer köyün ünlü muhtarı İbrahim Tarhan bizi karşılayanlardan biriymiş. İbrahim Tarhan 6 dönemdir 100 nüfuslu köyün muhtarlığını yapıyormuş. Çok sevilen biriymiş.
GRİ KASKETLİ KÖY MUHTARI İBRAHİM TARHAN
71 yaşındaki muhtar Kırka Eti Bor Boraks İşletmesi'nden emekli olmuş ve bugüne kadar da muhtarlık için rakibi olmamış. Sevimli bir adam. 

Bizi oturmaya davet ediyorlar, Hıdırellez için eğlence ve yemek olması sebebiyle davet ediyorlar ama biz gitmemiz gerektiğini söyleyip, onlarla vedalaşıyoruz.
Köylülerden ayrıldıktan sonra bir süre köyün ana yolundan mesire alanına doğru ilerliyoruz.
ANA YOLA DOĞRU İLERLERKEN
8 kilometre uzaklıkta bulunan Kırka'ya köyü taşıyan ana yola ulaşana kadar yürüyoruz. Yola ulaşınca köyün mesire alanına bizi taşıyan yola ulaşmak için karşıya geçiyoruz.
SALİHLER KÖYÜ MESİRE ALANINA GİRERKEN
Burada yeni bir rota tabelası daha görüyoruz. Buradan itibaren Asmainler Saklı Vadisi'ne doğru bizi taşıyacak rotalara gireceğiz.
ASMAİNLER VADİSİ'NE DOĞRU GİRİŞ YAPIYORUZ
Fakat biz mesire alanına girerken hafif hafif de yağmur atmaya başlıyor. Mesire alanına girer girmez solda ağaçların altında kısa bir yemek molası veriyoruz.
MOLA ANINDAN BİR GÖRÜNÜM
Mola verdiğimiz bölgede iki ağaç görüyoruz. Ağaçların tabanlarına yakın yerden oydukça oymuşlar. Meğer yasak olduğu halde çıra yapmak için zavallı ağaçları bu hale getirmişler.
ÇIRA İÇİN AĞACIN GELDİĞİ HAL
Bu arada bu mesire alanı güzel, kocaman bir yeşilliğe sahip. Ortalıkta çöp tenekesi olmadığı halde her taraf temiz gözüküyor. Bir adet çeşmesi bulunuyor. Kamp için güzel bir mekan gibi gözüküyor.
SALİHLER KÖYÜ MESİRE ALANI
Öğle yemeği molamız sonrası saat 11.50'de yağmur kendini biraz daha gösterir gibi olunca yağmurluğumuzu giyip, mesire alanının içlerine doğru orman yolundan ilerliyoruz.
MOLA SONRASI YOL DEVAM EDİYORUZ
Bir süre sonra yol toprak bir yol şeklinde ilerlerken biz de dinen yağmurdan sonra yağmurluktan bunalıp tekrar üst değiştiriyoruz.
VADİYE DOĞRU İLERLERKEN
Kısa bir süre sonra alçalarak ilerlediğimiz dar bölgenin bir vadiye doğru yaklaştığını anlıyoruz. Sağımızda bir çeşmeyi geçtikten hemen sonra solda kayalıklar, sağda da ağaçlık ve bir dere yatağı olduğu anlaşılan susuz bir  oyuktan oluşan keyifli bir rotada yani vadide ilerlemeye başlıyoruz.
İLK GİRDİĞİMİZ VADİDEN GÖRÜNÜM
Aslında bu geçtiğimiz vadinin bizi Asmainler Vadisi'ne taşıyacak olan bir yan vadi olduğunu söylemek daha doğru olur.
VADİDE İLERLERKEN
Bu keyifli yürüyüş bölgesinin sol tarafı olduğu gibi kayalık. Hatta rota işaretleri de ara ara bölgeye has kayalıkların üzerinde beliriyor.
BÖLGEYE HAS KAYALIKLAR VE ROTA İŞARETİ
Çok uzun sürmeden bu vadi bizi geniş bir açıklığa taşıyor. Bu sırada ekip olarak toplanıyoruz.
VADİNİN SONUNDAKİ GENİŞ AÇIKLIK
Bu arada gökyüzü tam gittiğimiz yönde patladı patlayacak durumda gözüküyor. Her taraf kara bulutlarla kaplı gözüküyor.

Ulaştığımız bu geniş açıklık bizi bir alt ve tam ters istikamette bulunan başka bir toprak yola taşıyor.Bu toprak yola inip, rotaya devam ediyoruz.
ASMAİNLER VADİSİNE DOĞRU
Tam bu esnada yağmur yine başlıyor ve hemen herkes yağmurluklarını tekrar giyiyor.Saat 12.30'da çam ağaçları içindeki vadiye doğru toprak yolla birlikte kıvrıla kıvrıla  ilerliyoruz.Aynı yolda bir ara odun yığınlarına rastlıyoruz.
ORMAN İÇİ ODUN YIĞINLARINA DOĞRU

YIĞINLARIN ARKASINDA BİR MAĞARA-AĞIL
Bu yığınların arkasındaki ağıl-mağara dikkatimizi çekince duruyoruz. Bu bölgeden sonra vadiye adını veren mağara-inleri görmeye başlıyoruz. Artık Asmainler Vadisi'ndeyiz. Bir de gördüğümüz bolca angut kuşunu unutmasak iyi olur. Onlar bu vadide gördüğümüz en önemli canlılardı bence. 

Vadinin sola döndüğü yerde bulunan kayalara görüntülerinden dolayı Tabancakaya Yerleşim Yeri deniliyormuş.
TABANCAKAYA KAYALIKLARI

MAĞARALARA ÖRNEK
Vadinin içinden daracık Ağzıkara Deresi akıyor. Vadi geniş bir alanda ilerlerken zaten bir süre sonra da daralıyor ve sağ kolda kayalarda güzel mağara manzaraları veriyor bize.
ASMAİNLER VADİSİ'NDE İLERLERKEN
Saat 13.15'te öğle yemeği için iki gözlü bir mağarada mola veriyoruz.  Bulunduğumuz mağara çisi şeklinde yağan yağmurdan bizi korurken, tarihe damgasını vuran bu mağaralarda biraz olsa da nefes alıyor olmak iyi geliyor insana.
MAĞARALARDA ÖĞLE YEMEĞİ YERKEN
Saat 13.40'da tekrar toprak yola girip, vadiye devam ediyoruz. Çok değil bir 15 dakika sonra bir ucu Kütahya-Yazılıkaya tarafına, bir ucu Afyon-Sarıcaova  tarafına giden rota tabelasına ulaşıyoruz.
BÜYÜKYAYLA GÖLETİ TABELASI
Tabi bizim için önemli olan Büyükyayla Göleti'ne 11 kilometremiz daha olduğudur. Büyükyayla Göleti tarafına doğru yönelip, hafif hafif yükseliyoruz.
BÜYÜKYAYLA GÖLETİ'NE DOĞRU
Rota güzel, toprak bir yol şeklinde ilerliyor.Bu toprak yol 5 kilometre kadar devam ediyor.
TOPRAK YOLDA 5 KİLOMETRE İLERLİYORUZ
Yolun sola döndüğü, yeni rota tabelası gözüktüğü yerdeki sola giden yolu takip ederseniz Fethiye Köyü'ne ulaşmanız mümkün.Burada biz toprak yoldan çıkıp, yeni rota tabelasına ulaşıyor ve çeşme başında kısa bir mola veriyoruz.
TOPRAK YOLDAN ÇIKARKEN

BÜYÜKYAYLA GÖLETİ'NE 6 KİLOMETRE DAHA VAR

MOLADA ÇEŞMEDE FERAHLAMA
Mola sonrası Büyüyayla Göleti'ne bizi yükseltecek ormana doğru çimlerin üzerinden ilerlerken Mavi Kelebekler'i görüyoruz yine.
MAVİ KELEBEKLER YİNE BİZİMLE
Her iki Frig Rotası'nda da her daim karşımıza çıkan sığır kuyruklarını da paylaşmadan edemeyeceğim.
BÖLGEDE EN ÇOK KARŞILAŞTIKLARIMIZDAN
Orman içi yükselmemiz fazla uzun sürmüyor. 1130 Metreden 1190 metreye çıkıp, Büyükyayla Göleti'ne doğru inişe geçiyoruz.
İNİŞE GEÇTİĞİMİZ YOL
Bir süre toprak bir yolla ilerledikten sonra geniş, sarı çiçeklerin olduğu bir açıklığa ulaşıyoruz.Alabildiğine tarla yani boş alan gibi gözüküyor.

Bu açık alanda ilerleyen patika da bizi Güllüören Roma Nekropolü diye adlandırılan mezarlık alanına getiriyor.
GÜLLÜÖREN ROMA NEKROPOLÜ
Grubun çoğu patikaya devam ederken ben ve birkaç kişi mezarlık alanı inceliyoruz. Bazı kalıntılarda yazılar da bulunuyor.
ÜZERİNDE YUNANCA OLAN YAZIT
Yazılardan da mezarların Roma'ya ait olduğu anlaşılıyor zaten.Mezarların hepsinin yönü farklı gibi gözüküyor.En üste bulunan mezarda da bir haç kabartması görmek mümkün.
HAÇ KABARTMASININ OLDUĞU MEZAR
Mezarları geçip, yolu takip ettiğinizde ana yoldan gelenler için bir tabela koyduklarını görüyoruz.
MEZARLARIN TABELASI
Tabelayı geçtikten sonra geniş, kocaman sarı çiçeklerle dolu Güllüören Yaylası'na ulaşıyoruz.Buradan itibaren yine iki yanı çam ağaçlarıyla çevrili toprak bir yoldan ilerleyerek Büyükyayla'ya iyice yaklaşıyoruz.
YAYLAYA İLERLEDİĞİMİZ TOPRAK YOL
Saat 15.50'de önce 1100 metredeki gölet gözüküyor. Sonra da saat 16.00'da  yaylanın rota tabelasına ulaşıyoruz.
BÜYÜKYAYLA GÖLETİ

BÜYÜKYAYLA GÖLETİ ROTA TABELASI
Servis aracımız Büyükyayla Köyü'nde olduğu için köye doğru asfalt yoldan 2 kilometre daha yürüyoruz.
KÖYE DOĞRU YÜRÜRKEN
Köye giderken sağ tarafımız yine o muhteşem sarı çiçeklerle bezenmiş durumdaydı.
KÖYÜN İLGİNÇ KAYALIKLARI VE SARI ÇİÇEKLER
Uzaklardan hemen köyün dibinde, üstünde Türk bayrağı olan ilginç kayalıklar gözümüze çarpıyor.

Ve nihayet Büyükyayla Köy tabelasına 30 kilometre yol yürüyerek ulaşıyoruz.
BÜYÜKYAYLA KÖYÜ'NE GİRİYORUZ
Köyün içinden ilerleyip, caminin hemen dibindeki servis aracımıza saat 16.30'da ulaşıyoruz.
BÜYÜKYAYLA KÖYÜ CAMİSİ
Ekip araca binmek için hazırlanırken Mete ve Mahmut'a iki gündür 57 kilometre yürümek az gelmiş ki güreşe tutuşuyorlar.Yüzümüzü güldürüyorlar.
METE ve MAHMUT GÜREŞTELER
Efendim tüm ekip faaliyeti sorunsuz ve başarılı b
ir şekilde bitirmenin mutluluğu ile servis aracına biniyor.
Dönüş yolumuz Kırka ilçesinin içinden oluyor. Kırka'daki ülkemizin en büyük Bor madeni işletmesini de Frig Evi'ne dönerken yolda görmüş oluyoruz.
Saat 18.00'da Sabuncupınar'daki Frig Evi'ne ulaşıp, duşumuzu alıp, Gürcan Bey'in güzel çayını içip, İstanbul yoluna düşerken Gürcan Bey'e ve sevgili eşi Mürvet Hanım'a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

GÜNÜN TEKNİK VERİLERİ
İkizoluk-Salihler:7 K
Salihler-Asmainler Vadisi:10 K
Asmainler Vadisi-Büyükyayla Göleti: 11 K
Büyükyayla Göleti-Büyükyayla Köyü:2 K
Toplam Yapılan Kilometre: 30 k
ÇıkılanToplam irtifa: 315 metre
İnilen Toplam İrtifa: 458 metre

NOT: Rota fazla yükselti içermeden, yürüyüşcüyü güzel vadilerden geçiren, su kaynağı sıkıntısı olmayan keyifli bir rota. 


SON SÖZ: Güzel geçti koca iki gün. Bilmem ekip elemanlarımız hoşnut kaldılar mı? Ama uyumları ve bitmeyen kilometrelere dayanmaları ile biz onlardan pek hoşnut kaldık. Tüm ekibe kocaman teşekkürlerimizi sunuyoruz. 


Öyleyse sırada ne var?


ŞENAY KILIÇ



NOT: Frig Yolu kitabı yazarı Hüseyin Sarı'ya bizlere böyle bir kitap ve rota kazandırdığı için teşekkürlerimizi sunarken, ilgisi nedeniyle de mutlu olduğumuzu belirtmek isteriz.

Hiç yorum yok: