Bulutlar ülkesinden selam getirdik sizlere dostlar. Biz birkaç zirve meraklısı, geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'dan biraz uzaklara, Trabzon'a doğru yola çıktık. Hedefimiz Gümüşhane ile Trabzon arasındaki Soğanlı Dağları üzerinde bulunan Büyük Demirkapı Zirvesini tırmanmaktı.
Yol hikayemizin geçmişi bir aylık bir süre kadar diyebiliriz. Sevgili Barış ve Yüksel sayesinde Gümüşhane Dağcılık Kulübü ile iletişime geçilerek yeni bir zirve yapalım istedik. Herkes kendine uygun olan uçuş firmasından biletini aldı ve heyecanla 6 temmuz cumartesi gününü beklemeye başladık.
6 Temmuz cumartesi günü Avrupa yakasından binen Melih haricinde hepimiz Sabiha Gökçen Hava Alanı'nda buluştuk. Buluştuk, buluştuk ta biz kimiz efendim, hemen kendimizi size tanıtayım. Ben Şenay Kılıç, eşim Ayhan Kılıç ve arkadaşlarımız Barış Tuncaboylu, Melih Mengi, Kemal Kaplan, Mustafa Abacı, Yüksel Öztürk, Çağın Ağın ve Seher Gündüz.
 |
UÇAĞA BİNMEK İÇİN BEKLEŞİYORUZ |
Check-in işlemlerimizi yaptırırken Anadolu Jet'le uçacak Çağın'ın ve kız arkadaşının da uçaklarını kaçırdığını öğrenip biraz canımız sıkılıyor ama hemen arkasından öğleden sonraki bir uçakla Trabzon'a uçacaklarını duyunca seviniyoruz.
Trabzon -İstanbul arası yaklaşık olarak 1 saat 30 dakika sürdü ve hava alanına indiğimizde Melih bizi orada bekliyordu. Hemen çantalarımızı alıp bizi hava alanında karşılayacak Güdak üyesi Mustafa Akbulut ile buluşuyoruz. Mustafa Bey bizi çok sıcak bir şekilde karşılıyor ve kendini kısaca tanıtıyor. Ondan sonra da iki dolu günün hikayesine başlıyoruz efendim.
Önce kamp yerine ulaşmamız için Uzungöl'e varmamız gerekiyor. Çünkü kamp yerimiz Uzungöl'ün de daha üstlerinde bir yerde bulunuyor.
Trabzon'dan hareketle merkezden 99 km uzaklıktaki Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl'e Of ilçesini geçerek yaklaşık bir saat içerisinde, saat 11:30 civarı; Trabzon'un muhteşem doğasını içimize çeke çeke varıyoruz. İlk defa gelen arkadaşlar için muhteşem bir görsel şölen oluyor Uzungöl.
Arabamızdan inip önce göl etrafında bir küçük tur atıyoruz. Ve buranın da Arap istilasına uğradığını anlamakta pek gecikmiyoruz.
 |
EKİBİMİZLE UZUNGÖL HATIRASI |
Gölü turlarken fotoğraflar çektirmeyi ihmal etmiyoruz. Kalabalığa ve gürültüye rağmen buranın insanda değişik hisler uyandıran bir ambiansı olduğunu düşünüyorum.
 |
UZUNGÖL'ÜN ÜNLÜ CAMİSİ |
Uzungöl Türkiye'nin yağmur ormanlarının bulunduğu Soğanlı ve Kaçkar Dağlarının birleşim yerinde bulunan ve yamaçlardaki kayaların düşüp Haldizen Deresi'nin önünü kapatmasıyla oluşan bir göl. Rumca adı Şaraho ve girişindeki bu camiyle de bütünleşmiş durumda.
Rehberimiz Mustafa Hoca'nın dediğine göre göl için düzenleme çalışmaları yapılırken bir ara çevresi duvarla örülmüş ama sonra halk itiraz etmiş. Çünkü hayvanlar gölün suyundan yararlanamıyormuş. Bunun üzerine duvar yıkılıp yerine aşağıdaki gibi bir çit yapılmış.
 |
DOSTLARLA BİRLİKTE OLMAK GÜZEL |
Bölge bol yağış aldığı için her zaman yeşil ve puslu diyebiliriz. Ama onu da güzel yapan bu pusu herhalde.
 |
CAMİYİ TAM ARKAMIZA ALIRSAK İŞTE BÖYLE OLUR EFENDİM :) |
Göl etrafında bir çok pansiyon, otel, restoran bulmanız mümkün. Deniz bisikletleri ve küçük sandallarla da içinde keyif yapabilirsiniz.
 |
UZUNGÖL'DE BİSİKLETLER |
Nihayet göl turumuz bitince camiye yakın bir yerde öğle olmasına rağmen kahvaltımızı yapıyoruz. Kimimiz güzel bir kahvaltı tabağını, kimimiz çorbayı tercih ediyor ama herkes mısır unlu kuymağın tadına bakıyor.
 |
KAHVALTI MASASINDA BEKLEŞİRKEN |
 |
VE MİSS GİBİ KUYMAĞIMIZ GELİYOR |
Kahvaltımız bitince bir takım alışverişlerimizi yaparak araçta buluşuyoruz.
Ben de gezerken çok şirin bir magnet buluyorum ama Ayhan'la benzerliğini görünce daha da sevimli geliyor bana.
 |
HIK DEMİŞ BURNUNDAN DÜŞMÜŞ :) |
Evet ve sonunda kamp yerine doğru hareket zamanıdır diyoruz ve Uzungöl'den yukarılara doğru ilerliyoruz. İlerlerken kimi zaman sağımızda kimi zaman solumuzda gürül gürül akan dereler ve manzaralara dayanamayıp ara sıra arabadan dışarı fırlayıp, fotoğraflar çekiyoruz.
 |
UZUNGÖL'DEN YUKARILARA DOĞRU |
Hava o kadar temiz ve çiçekler o kadar güzel ki anlatmak imkansız diyorum.
 |
BU GÜZELLİĞE DAYANAMAYIP POZ VEREN VERENE |
 |
YAYLA EVLERİNDEN BAZILARI |
İzlediğimiz yol bir süre sonra bozuk bir toprak yola dönüşüyor. Yol boyunca Balıklı Göl ve Aygır Göl'ü gibi iki göl geçiyoruz ama sisten hiçbir şey görmüyoruz. Yol üzerinde derme çatma barakalarda hediyelik eşya, çay vs. satan köylüler ve çoğunlukla Araplarla karşılaşıyoruz.
Artık iyice yükseldiğimizde ve koca kalın bir kar bloğunu gördüğümüzde neye uğradığımızı şaşırıyoruz.
 |
YOL ÜZERİNDE KARŞILAŞTIĞIMIZ KAR BLOĞU |
Bu bloğu görünce durmadan edemiyoruz ve kışın buranın insana nasıl geçit vereceğine de bir türlü akıl sır erdiremiyoruz.
 |
KAR BLOĞUNA YASLA SIRTINI |
Yine fotoğraflarımızı çektiriyor ve sonrasında tekrar arabaya doluşup sisin içinde ilerlemeye devam ediyoruz. Döne, dolana yukarılara ilerlemenin ve sis dolayısıyla bilinmeze gitmenin verdiği tatlı adrenalin de bizimle birlikte yol alıyor.
Büyük Demirkapı Köyünü de geçip güneye, Bayburt tarafına doğru ilerlemeye devam ediyoruz ama artık yüksele yüksele Trabzon ve Bayburt arasındaki 3000 metreler civarındaki geçide varınca hava birden olmadığı kadar güzel oluyor. Dayanamayıp tekrar kendimizi kıra bayıra atlıyoruz.
 |
O ANDA DOĞAYA BIRAKTIK KENDİMİZİ |
Biz araçtan inerek bu tepeyi yürüyerek geçerken aracımızda bizi aşağılarda beklemek üzere hareket ediyor.
Aslında artık kamp yerine oldukça yakınız ve önümüzdeki topraklar Bayburt'a ait bulunuyor.
 |
ÖNÜMÜZDE UZANAN BAYBURT TOPRAKLARI |
Trabzon tarafından gelen sis ve pus artık arkamızda kalıyor. Bulunduğumuz yer ile geldiğimiz yerde alabildiğine bir ısı farkı olduğunu görüyoruz.
Tepeden inerken renk renk çiçekler ve geride kalan sisin içinize verdiği çoşku anlatılamaz.
 |
TEPELERDE BİZE GÜLÜMSEYEN ÇİÇEKLERDEN SADECE BİRİ |
 |
VE ARTIK ARKAMIZDA KALAN TRABZON'UN PUSLU HAVASI |
Nihayet Üzengili Yayla evleri gözükünce çok geçmeden o yaylanın biraz daha sol tarafında ve üstünde kalan kamp yerimize varıyoruz. 2600 mt deki kamp yerimizde bir de gürül gürül akan su kaynağımız var.
Hemen herkes çadırlarını kuracak düz bir zemin arama işine girişiyor. Bu arada saatimiz akşamüstü 5-6 arası olduğundan çadır kurma işi bitince hemen yemek işine girmeyi planlıyoruz. Bu arada arkadaşımız Çağın'ın Trabzon'dan kiraladığı arabayla Uzungöl'ü geçerek bize doğru ilerlemeye başladığını öğrenince seviniyoruz.
 |
ÇADIRLAR KURULUYOR |
 |
BAZILARI BİRAZ ZORLANIYOR MU NE? :) |
 |
SON RÖTUŞLAR YAPILIYOR |
 |
VE İŞTE ÇADIRLARIMIZ HAZIR EFENDİM.. |
Çadırlar kurulduktan sonra tek ocak getiren biz olduğumuzdan Ayhan ocak yakımı konusunda arkadaşlara küçük bir ders veriyor.
 |
OCAK YAKIM DERSİ-1 |
Böyle kamplı faaliyetlerde en sevdiğim şeylerden biri açık havada pişirilen yemek ritüeli olduğundan ocak dersi biter bitmez önce çay sonra da yemek hazırlama işlemlerine girişiyoruz.
 |
MİSS GİBİ YEMEĞİMİZ PİŞİYOR İŞTE |
Evden hazırlayıp getirdiğim zeytinyağı, salça ve baharatlarla güzel bir bulgur pilavı pişiriyorum. Herkese yetsin diye yarım kilo aldığım bulgur pilavını ve yanında yeriz diye aldığım barbunya pilaki ile akşam yemeğimizi tamamlıyoruz.
Hava artık kararmaya yüz tuttuğunda etraftan toplanan tezek ve odunlarla yakılan ateş başında hem sohbet ediyor hem de Çağın'ın sağ salim yanımıza ulaşması için bekleşmeye başlıyoruz. Zira gelene kadar yol üzerindeki sis ve farklı yol ayrımları ile bize ulaşması gerçekten biraz zor olacak gibi görünüyor.
Birkaçımız ateş başında beklerken birkaçımız ise Çağın'ı karşılamak için yolun ilerisine doğru yürümeye başlıyor.
 |
YOLA DOĞRU ÇAĞIN'I BEKLEYEN ARKADAŞLARIMIZ |
Nihayet bir zaman sonra Çağın ve arkadaşı da sağ salim yanımıza ulaşınca artık yatma vaktidir diyerek sabah ki zirveye odaklanmaya çalışıyoruz. Sabah 04:00 kalkış, 04:30 hareketle yola çıkma kararı alıyoruz.
Biraz konuşmalı ve stresli geçen bir gece sonunda uykusuz bir şekilde ama çok güzel bir hava ile sabaha varıyoruz. Buraya gelmeden yağmur olma riski hepimizi tedirgin ediyordu. Bu temiz havayı görünce oldukça mutlu oluyoruz. Saat 04:35 de yola çıkmak üzere sıraya girmiştik bile.
HARCAMALAR
- 310 TL-Bir kişi gidiş-dönüş uçak parası
- 100 TL-Araç ücreti
- 50 TL-3 öğün dışarıda yenen yemek
- 25 TL-Hava alanı ulaşım parası
- 30 TL-Ivır zıvır alışveriş
- 20 TL-Gümüşhane'den 1 kilo köme
TOPLAM: 535 TL- (Bir kişinin harcamasıdır.)